28 Nisan 2009 Salı

İnternet, Demokrasi ve Kamusal Alan

İnternet


İnternet, dünya genelindeki bilgisayar ağlarını ve kurumsal bilgisayar sistemlerini birbirine bağlayan bir elektronik iletişim ağı.TDK, İnternet sözcüğüne karşılık olarak Genel Ağ'ı önermiştir .Oktay Sinanoğlu, Örütbağ adını önermiştir. İnternet yerine zaman zaman sadece Net sözcüğü de kullanılır.
İnternet, çok protokollü bir ağ olup birbirine bağlı bilgisayar ağlarının tümü olarak da tanımlanabilir. Binlerce akademik, ticari, devlet, ve serbest bilgisayar ağlarının birbirine bağlanmasıyla oluşmuştur. Bilgisayarlar arasında bilgi çeşitli protokollere göre paketler halinde transfer edilir. İnternet üzerinde elektronik posta ve birbirine bağlı sayfalar gibi çok çeşitli bilgiler ve hizmetler vardır. İnternet üzerinden oyunlar da oynanabilir.
Radyo ve televizyon İnternet'in bulunuşundan 50 milyon kullanıcıya ulaşmak için geçen süre incelendiğinde; radyo için 38 yıl, televizyon için 13 yıl iken, İnternet için sadece 5 yıldır.
İnternet Türkiye'ye 1994 yılında gelmiştir ve geldikten sonra Türkiye'de kullanımı yaygınlaşmıştır.


Demokrasi

Demokrasi halkın yönetimi, halkın kendi kendisini yönetmesi anlamına gelen siyasi yönetim biçimi. Genel olarak, temsil, çoğunluğun yönetimi, partiler arası karşıtlık ve yarışma, alternatif hükümet şansı, kontrol, azınlık haklarına saygı gibi temel kavram ve düşüncelerle belirlenen politik sistem. Genel ifadesini, yöneticilerin yönetilenler tarafından seçilmesi düşüncesinde, yönetimle halk arasındaki ilişkilerin niteliğinde, yurttaşlar arasında ekonomik bakımdan büyük farklılıkların olmaması gerektiği görüşünde bulan, bireylerin doğuştan getirilen, sonradan sağlanan, ırk ya da mezhebe dayalı ayrıcalıkları olmaması gerektiğini savunan, kısacası bir eşitlik fikri, yani toplumdaki iktidar sisteminin, insanlar arasındaki farklılıklara göre değil de, benzerliklere dayanması gerektiği tezi üzerine yükselen yönetim tarzı. Kısaca demokrasi eşitlik ilkesine dayalı yaşam biçimi


Kamusal Alan

“Kamusal alan” kavramıyla kendi içinde bir anlamda kamuoyuna benzer bir alanın oluşturabileceği, toplumsal yaşamımızın bir parçasını tanımlıyoruz. Kamusal alanın en önemli niteliği tüm vatandaşlara açık olmasıdır. Kamusal alanın bir bölümü, özel vatandaşların birbirleriyle bir kamu organı yarattıkları her türlü iletişim sayesinde yaratılır. Buna göre, kamusal alan içinde bireyler ne özel alanın üyeleri olan işadamı/işkadını ya da profesyoneller gibi, ne de devlet bürokrasisinin yasal yaptırımlarına maruz kalan anayasal düzenin üyeleri gibi davranabilirler.
Vatandaş olarak tanımladığımız bireylerin ancak ve ancak toplumsal çevrelerinde herhangi bir sınırlama olmaksızın -diğer bir deyişle, kendi düşüncelerini özgürce açıklayıp yayımlama hakkı ve özerk grup örgütlenmeleri kurma hakkının garantisi altında- hemen herkesi ilgilendiren sorunlar hakkında birbirleriyle etkileşimde bulunabildiklerinde bir kamusal alan olarak davranabilmeleri kuşkusuz olası. Büyük bir kamusal alan göz önüne alındığında, bu tür bir iletişim için bilginin iletilmesini sağlayarak ve alıcıları ya da bireyleri etkileyecek özel araçlar gerekir.
Günümüzde kamusal alan içinde bu türden bir iletişimi sağlayan medya, gazeteler-magazinler, radyo-televizyondan oluşmakta. Buna karşılık, edebi alanın tersine, kamusal alandan bahsettiğimizde, kamuoyunda tartışılan konunun bir şekilde devletle ilgili olması düşüncesi akla gelmekte.2 Her ne kadar devlet otoritesi siyasal kamu alanında icra etmekten (execute) sorumlu olsa da, bu alanın bir parçası değildir.


Devlet otoritesi, genellikle, “kamu” otoritesi olarak kabul edilir; devletin vatandaşların refahını sağlama sorumluluğu kamusal alanın bu işlevinden kaynaklanır. Sadece siyasal kontrolün icra edilmesi gözle görülür bir şekilde her vatandaşın kendisini bilgilendirecek araçlara sahip olabilmesini gerektiren demokratik talebe yenik düştüğünde, kamusal alan yasal organlar aracılığı ile hükümeti kurumsal yollarla etkileme şansına sahip olur. Kamuoyu deyimi, bu bağlamda, kontrol ve eleştiriye tekabül eder. Söz konusu kontrol ve eleştiri, devlet biçiminde örgütlenmiş egemen bir yapı aracılığı ile vatandaşların oluşturduğu bir kamu organı tarafından informel bir şekilde -ve seçimler yoluyla, formel bir şekilde- uygulanır. Bu türden uygulamaların kamuya açık olmalarını gerektiren yasal düzenlemeler de kamusal alanın bu işleviyle ilgilidir.




İnternet ve Demokrasi


İnternet, bir büyük kütüphane, iletişim, ticaret, eğitim, çalışma, eğlence ortamı olmanın ötesinde bir teknolojidir. Değişimin, özellikle bilimsel ve teknolojik gelişimin etmeni, taşıyıcısı, habercisi olduğu "Enfarmasyon Toplumu"nun bir ön modeli durumundadır.
Bu yeni teknoloji toplum ve dünyanın temel sorunlarını çözmeyi sağlayabilecek mi ? İnternet, demokrasiyi, en gelişmiş demokrasi sayılan ``tam demokrasi'yi sağlayabilecek mi ?

Teknolojinin kendiliğinden sosyal ve politik sorunları çözeceğini kabul etmek safdillik olur. Teknoloji bu anlamda yansızdır; o sorunların çözümü için olanaklar, yöntemler ortaya çıkartabilir. Teknolojiyi toplum ve dünyanın yararına kullanmak, bunun için teknolojik gelişmeleri takip etmek, ısrarcı bir şekilde uygulamak, uyarlamak, hayata geçirmek toplumdaki karar vericilerin, entellektüel güçlerin, siyasal mekanizmaların sorunu ve sorumluluğudur.

Gelişen iletişim teknolojileri ve özellikle İnternet, pek çok demokrasi aşığına, ``doğrudan demokrasi'' umudu verdi. Burada kastedilen yurttaşların, önemli konularda seçilmiş temsilciler yerine doğrudan karar verebilmesiydi; pek çok kişinin kafasında çok hızla gerçekleştirilen referandum vardı. Dünya üzerinde, Nova Scotia-Kanada, Oregon, Texas - ABD, v.b. pek çok yerde telefon, mektup, e-posta ile çeşitli boyutlarda oylama, eğilim belirleme deneyleri yapılmaktadır.

Türkiye'de 1996 ve 1997 yıllarında bu konuda bir heyecan yaşandı. 1997'de Bilişim basını öncülüğünde, yazılım ve donanım üreticileri ``elektronik seçim'' konusunda bir arayış yaşandı. 30 Kasim 1997 yapılan nüfus tespit ve seçmen yazılımı tam bu döneme rastladı.

Bilişim basını ve Bilişim örgütleri 30 Kasım 1997 sayımını ``son ev hapsi'' olarak nitelendirdi. Bu sayımda toplanılan verilen DIE, YSK ve MERNIS tarafından ortak kullanılması arzusu, hayata geçmeye hazırmış gibi algılandı. Kanımca, Türkiye kamu bilişimi böyle kapsamlı bir projeyi hayata geçirecek kaynaklara, insan gücü ve birikime sahip değil. Ülkenin iletişim alt yapısı ve yetişmiş insan gücü henüz hazır değil. Ayrıca, böyle bir proje ülkedeki genel dengeler ve fayda/maliyet analizi açısından uygun değil. Fakat daha da önemlisi yasalar ve devletin vatandaşa bakış açısı böyle bir uygulamaya (sayımın vatandaşın evinde kapalı kalmadığı), hazır değil. Bunu değiştirmek içinde hiç bir çaba gözükmüyor.

İnternetin getirdiği olanaklar, bilgilenme, tartışma, çözüm oluşturma, görüş bildirme boyutlarıyla, hızlı, zahmetsiz, ucuz ve yaygın olarak hayata geçme şansına sahiptir.

Habermas, Kamusal Alan ve Demokrasi:
Eleştirel Müdahale


Jürgen Habermas’ın oldukça zengin ve etkileyici kitabı “Kamusal Alanın Yapısal Dönüşümü” çeşitli disiplinlere büyük etkiler yaptı. Ayrıca liberal demokrasi, sivil toplum, kamu yaşamı, 20. yüzyıldaki sosyal değişimler ve diğer konular arasında detaylı eleştiriler ve üretken tartışmalara da neden oldu. 20. yüzyılın ikinci yarısında çok az kitap böyle ciddi bir şekilde farklı alanlar tarafından tartışıldı. Kitap 1962 yılındaki ilk yayınlanmasından 40 yıl sonra bile görünürde verimli tartışmalar meydana getirdi. Habermas’ın düşüncesi büyük kitabının yayınlanmasından sonra can alıcı felsefi bükülmeler ve dönüşlerle yol alırken, 1990’larda Yapısal Dönüşüm isimli çalışması detaylı tartışmalarla kamusal alan ve demokratik teoriler konularıyla anıtsal çalışması olan Gerçekler ve Normlar Arasında’yı yarattı. Bu nedenle kamusal alan ve gerçek demokrasinin gerekli şartları Habermas’ın çalışmasının ana teması saygıyı hak eden eleştirel araştırma olarak görülebilir.
Bu çalışmada önce Habermas’ın kamusal alan kavramını ve onun yapısal dönüşümünü Onun erken yazılarıyla açıklayarak benzer konuları yapısal dönüşümü ve dilsel değişimi 1990’lı yıllardaki çalışmalarında nasıl ele aldığını anlatacağım. Çeşitli eleştirilerden başlayarak ve kendiminkileri de ekleyerek kamusal alan fikrini tartışmalı olarak zaman içinde geliştirmeye gayret edeceğim. Bu nedenle, çalışmam Habermas’ın sorunsal demokratik siyaseti ve sosyal- kültürel yaşamı günümüze taşımayı amaçlamaktadır. Maksimum kamu katılımıyla gerçekleşecek kamusal alan konsepti ve katılımcı demokrasiyi sağlayan geçerli konjonktürün anahtar konuları çalışmamın sınırlarını belirleyecektir.
Frankfurt Okulundaki Habermas: Kamusal Alanın Yapısal Dönüşümünün Kaynağı ve Başlangıcı:
Kamusal alanın yapısal dönüşümünün tarihi ve ilk başlangıcındaki tartışmalar Habermas’ın Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’ndeki çalışmalarıyla anlaşılabilir. Almanya Frankfurt’ta 1950’lerde Horkheimer ve Adorno ile birlikte çalışmaya başlamasından sonra Habermas, aydınlanma çağındaki yeni kamusal alanı Amerikan, Fransız devrimlerinin neden olduğu politik tartışmaları sorgulamaya başladı.

Habermas’ın Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’ndeki ilk çalışmaları siyasal düşünceler ve öğrenci potansiyelleri üzerine yoğunlaşmıştır. 1961 yılında yayınlanan Student und Politik denemesinde, Habermas ve enstitünün ampirik kökenli iki üyesi “Frankfurt öğrencilerinin siyasal bilinçlerinin sosyolojik sorgulamasını” yaptılar. Çalışma, enstitünün daha önceleri yapılan Gruppenexperiment çalışmasına benzer bir çalışmaydı. Bu çalışma Alman toplumunun 2. Dünya Savaşı sonrası demokratik ve anti-demokratik potansiyelini ortaya çıkarmayı amaçlamıştı. (Pollock 1955) Yapılan araştırmanın sonucunda Alman işçi sınıfı ve 2. Dünya Savaşı öncesi yüksek oranda siyasal duygusallık ve otoriter-tutucu eğilimler açığa çıkmıştır (Fromm 1989). Araştırmalar Alman öğrencilerin çok düşük oranda (% 4) gerçek demokratik olmalarına karşın, % 6 oranında da katı otoriter olduklarını ortaya koymuştur. Yine benzer olarak sadece % 9’unun kesin demokratik potansiyelinin olduğu, % 16’sında kesin otoriter potansiyelin olduğu görülmüştür (Habermas, et. al, 1961: 234). Bütün duyumsamazlığa ve karşıt görüş ve tutumlara rağmen büyük çoğunluğun demokratik yönelimden çok otoriter yönetime meyilli olduğu saptanmıştır. Habermas “Siyasal Katılımın Konsepti” isimli çalışmasının başlangıcında otantik demokratik ve siyasal katılımın öğrenci tutum, görüş ve davranışlarını ölçmede standart olarak kullanıldığını yazmıştır. Daha sonraki kamusal alan çalışmalarında yaptığı gibi, Habermas demokrasinin çeşitli kavramlarını Yunan demokrasilerinden başlayarak burjuva demokrasilerine ve refah devlet kapitalizmine kadar uzanan sürece kısaca göz atmıştır.


Kaynakça:


Jürgen Habermas,Arsev Bektaş: Kamuoyu ve Demokrasi,
wikipedia.com, Bilkent Üniversitesi Mustafa Akgül, Ödevimtr.com


20 Nisan 2009 Pazartesi

Grafik Tasarım Ders Notları

Görsel iletişim sanatı amacı bir mesajı iletmek veya bir ürünü tanıtmak. Bu ürünler kapsamına ticari ürünler de olabilir, duyurular olabilir bir de bir ürünün reklamı olabilir.
Görsel Kimlik: Yolda gezerken fakat gözümüze çarptığı andan itibaren bir anlamı taşıdığını düşünürüz.
Görsel iletişimin malzemeleri: Görüntü ve yazılar (metinler)
Bir iletişimciye düşen de bunu görünür ve algılanır kılmak.
Örneğin bir afişte vurgu yapmak istediğimiz ayrıntıyı renklerden büyüklüklerden faydalanırız, hafızada kalmasını sağlamalıyız.
Tasarım sürecinin adımları: Problemin tanımı, bilgi toplama, yaratıcılık, çözüm bulma ve uygulama.
Bilgi toplarken de bir takım sorular var: Müşteri pazarı konumu
Ürün için bir Pazar var mı, tasarımı yapılan ürünün diğerlerinden farkı, bir logo var mı, metin yazarı olacak mı, görsel kimlik var mı?
Maaliyet çizelgesi baskı detayları: boyut, sayfa ve basıma renk ve kağıt
Kağıt:Ağırlık önemlidir örneğin 120 gram kağıt ile 60 gram kağıt arasında tabakalar kağıtlar farklıdır metrekareler farklıdır. Bir ürün tasarlayacağızkalın kağıtları baskı sayısı
Problem:1500 adet basılacak 20 forma a4 kağıt ebadıında kaç top kağıda ihtiyacımız var? Bir forma 16 sayfadır. Bir top 500 adet 70 X100 ün bir araya gelmesi ile oluyor.
A0 84 x 118 mmA1 59 x 84 mm A2 42 x 59 mm A3 29 x 42 mm A4 21 x 29 mmA5 14 x 85 mmB2 21 x 27 mm B3 27 x 43 mmB4 25 x 35 m
B5 17 x 25 mm
Tasarımın ikinci aşaması yaratıcılık ve buluş
Yaratıcılık için ne gerekir ?
Kurulamayan bağlantıları kurmak gerekiyor
Yaratıcı düşünmenin 5 yöntemi var ,
Dikey ve kapsamlı düşünme:
Beyin fırtınası: Her türlü fikre açık olması
Kuluçka yöntemi: İlk önce dikkati bir nokta üzerinde toplayıp sonra dikkati dağıtmak bilinçaltında düşünmeye devam etmek
Not Alma Yöntemi: Fikirleri dağıta dökmek
Sentez Yöntemi: Bir kağıt üzerinde birbiriyle bağlantılı ve çelişki olan konu üzerinde not tutarak bunlar arasında bağlantı kurmak.
Çözüm bulma: karar verme yardımcı olacak sorular sorulması gerekiyor :
1. Mesaja ilişkin sorular: Mesaj içeriği aktarıyor mu , çift anlamlılık var mı topoğrafi algına biliyor mu, kolay okunabiliyor mu , anlamayı güçleştirebilecek unsur var mı , kullanılan öğeler mesajı aktarabiliyor mu, renkler olumlu bir katkı sağlıyor mu ?
2. Biçime ilişkin sorular:Unsurlar arasında bir bütünlük ve hiyerarşi var mı ,kontrastlık ve boşluk iyi değerlendirilmiş mi , unsurlar algılamada bir sıra takip ediyor mu


Tasarımın öğeleri:
Çizgi,fon,renk,doku,biçim,ölçü,yön
1.Çizgi: tasarımın en önemli öğelerinden birisidir. Çizgi doğrudan doğruya okuyucuya veya kullanıcıya bir ayrım yapması gerektiği mesejı vermesi gerektiğidir.Yatay,Düşey,Diagonal
Yatay çizgi: Bir durgunluk ifadesi
Düşey çizgi: Saygınlık
Diagonal çizgi: Canlılık
2.Fon :contrastı oluşturarak nesnelerin ön plana çıkmasına yardımcı olur.
3.Renk: Nesnelerin algılanmasını artırır. Sıcak renkler uyarıcıdır nesnelerin taşıma hissi verir soğuk renkler dinlendirici
Ana Renkler: Tamamlayıcı renkler Kırmızı- yeşil, Sarı-mor ,Turuncu-mavi,
Rengi oluşturan iki temel unsur: ışık ve pigment
Rengi tanımlayan üç kavram: uzunluk genişlik derinlik
Uzunluk rengin türü
Derinlik rengin yoğunluğu parlaklık gibi
Genişlik de rengin tonu açık ve koyu gibi
Renklerin psikolojik mesajları: Yeşil:Kıskançlık Mavi Sadakat:kırmızı: etkinlik mor ve kahverengi :tek düzelik beyaz:teslimiyet siyah:karamsarlık Sarı: ilk ön plana çıkan renk
Renk seçiminde dikkat edilecek unsurlar:
Rengin kültürel çağrışımı:Altın sarısı doğuda kutsal batıda ihanet
Hedef kitlenin renk tercihi
Firma ya da ürünün karakteri
Tasarımdaki yaklaşım
Seçilen kağıdın cinsi(kağıda yapılacaksa)
Rengin etkileyiciliği artırması:
4 renkli ilanların izlenme oranları %38
2 renkli ilanların izlenme oranı % 20
Siyah beyaz da %50 artıyormuş
CMYK baskıya giderken verilecek renkler.
Siyah beyaz bütçe için renk sonuç için
Renk biçimlerden önce kazanılıyor ve bir kimlik alıyor
4. Doku: Bir yüzey üzerinde biçimsel bir gizem bulunuyorsa orada bir dokudan bahsedilebilir.
5. Biçim: Değişik tonların ve çizgilerin bulunuşu biçimi oluşturur.
6.Ölçü:Etkileyicilik ve algıyı etkileyen bir unsurdur ölçü arttığı zaman bunlar da artar doğru orantı vardır bunlar arasında.
7.Yön: çizgiler ve Görsel malzemelerin tasarımcı tarafından algılanması istenen yöne veya tarafa analize edilmesi
TASARIMIN İLKELERİ
Bir ürünü tasarlarken hangi ilkelerden faydalanacağız sorusuna cevap bulacağız bu derste.
1- Denge: Grafik tasarımının kullanmış olduğu birbiri arasında farklı kriterlere göre düzenlenmesidir.
İki Tür denge var:
Simetrik ve Asimetrik denge
Simetri: Hayali bir çizgi ile ayrılmış iki yönlü biçim benzerliği olarak algılanır.
Doğanın kendisinde simetri mevcuttur, en önemli kanıtı da insandır.
Doğadan rastlanan simetri türleri
Dönel ve Merkezi:
Merkezi simetri: merkezi bir noktadan güneş ışınları benzeri 360 derece yayılma gösterir.
Dönel simetri: Görsel unsurların bir nokta etrafında eşit aralıklarla sıralanması
Önümüzde simetrik şekil çıktığı zaman hangi tür şekil olduğunu ve hangi kavramlarla açıklanır
Grafik Tasarımında Simetrinin Anlamı: Dürüstlük resmiyet ve samimiyet olarak algılanır.
Asimetri: Bütünün parçaları arasında orantıya dayalı bir eksiklik olarak tarif edilir. Asimetride de simetri de olduğu gibi bir optik merkez söz konusudur.
Simetri de durağanlık asimetri de hareketlilik söz konusudur
Simetri de kural asimetri de rastlantı mevcuttur.
Asimetri de büyük öğeler dikkati kendine çeker siyah beyaz resimde ise ufak da olsa renkli bir obje dikkati kendine çeker.
2- Orantı: Orantı aslında bir sorundur iki ya da daha fazla görsel malzemenin bir araya gelmesiyle orantı sorunu yaşanır ve bu sorun doğrudan algıyı ve iletişimi etkiler.
Bir sorun olmasına rağmen tasarımda hareketliliği sağlamak için orantıya başvurmak kaçınılmazdır.
Partenon tapınağı: bunun yapılışı sırasında orantı tekniğinin kullanması çok önemli
Orantı Tekniği: Bir çizgiyi herhangi bir yerinden ikiye böldüğümüzde küçük parçanın büyük parçaya oranı büyük parçanın bütününün oranına eşittir.
Ölçülerden uzaklaşıldıkça daha iyi sonuçlara ulaşılmaktadır.
Bazen grafik tasarımı içinde vurgulanmak istenen öğe dikkat uyandırırken bazen de dikkat çekmek için beyaz dengesinden faydalanır.
3- Devamlılık: Göz bir unsurdan diğer unsura kesintisiz geçiş yapabiliyorsa devamlılık sağlanmış demektir. Devamlılığı sağlamak için gözün normal hareketine uyacak şekilde görsel unsurlar yerleştirilmelidir
Gözün normal hareket yönü soldan sağa ve yukardan aşağıya doğrudur.
Devamlılık aynı zamanda birbirini izleyen ipucu şeklindeki görsellerde de sağlanabilir. Devamlılığa bir örnek olarak kitapların aynı diziye ait olduğunu vurgulayarak kitapların aynı renklerden oluştuğunu öğrenmemiz lazım.
4 -Bütünlük: Unsurlar bir bütün oluşturacak şekilde bir bir araya getirildiğinde dağınıklığın önüne geçilmiş olur . Bir bütün sergileyen unsurlar farklı olanı ön plana çıkartmak için de kullanılabilir.
Benzer öğeler ritim oluşturacak şekilde tekrar ettiğinde de sağlanmış olur.
Tasarım öğelerini bir bordur (çerçeve) içerisinde göstermekle sağlar.
Sayfa kenarlarında hep aynı beyaz boşluğu bırakarak sağlayabilir.
Gözün bir yüzeydeki üç noktayı birleştirerek bir üçgen yaratma eğilimi vardır bu kural takip edilerek de bütünlük sağlanabilir.
5- Vurgulama: Tasarımdaki bir öğeyi ön plana çıkartma yöntemidir. Öncelikle vurguda bulunulmak istenen öğenin seçilmesi gerekir ardından vurgulama yöntemine karar verilir. Bu yöntem boyut kontrastlık ve renk şeklinde olabilir Aynı anda birden fazla öğe vurguda bulunulmaz
Tasarımın Görselleştirilmesi:
Tasarımın ilk aşaması taslak oluşturulması taslak ise düşünceleri yalınlaştırarak aktaran görsel durumlardır
1 Karalama unutmamak için kağıda aktarılan ilk düşüncelerdir.
2- Ön Taslak: Karalamalar arasından seçilenin okunaklı bir biçimde dile getirilir 3 Ayrıntılı taslakta ise son ürüne en yakın oranlarla ifade yöntemidir. Bu süreçte zaman ve para son süreçte önem kazanır.
Taslak Türleri
1- Mondrian: Tasarımda kullanılacak öğelerin kare ve dikdörtgenlerle orantılı bir şekilde ifade edilmesidir.
Gazete taslaklarında özellikle (Ödev)
2 İmge ağırlıklı: Özellikle dergi tasarımlarında kullanılır imge ağırlıklı hemen altında tek bir satır olarak başlık onun altında iki veya üç sütün yer almaktadır
3 Metin Ağırlıklı: Aktarılmak istenen metindeki mesajın imgelerle Anlatılamayacak kadar kapsamlı olduğu durumlarda kullanılır.
4 Çerçeveli Taslak: unsurlarının bir çerçeve içinde yer aldığı taslak türüdür böylece aynı zamanda bütünlük de sağlanmış olur özellikle reklamlarda kullanılır
5 Çok panolu taslaklar: Mesajın kolay algılanabilmesi için eşit büyüklükte panoların hazırlanarak bu panolarda öykü şeklinde mesajın verilmesi Özellikle çizgi romanlarda kullanılır
6 Silüet Taslaklar: bütün görsel taslakların siyah ve soyut renkler şeklinde ifade edildiği taslaklardır. Sanat eserlerinin tasarımında kullanılır
7 Tipografik Taslaklar: Değişik tipografik normlarda yazıların kullanıldığı taslaklardır bu taslaklarda başlık olarak ifade edilebilecek metin taslağın optik merkez ifade edeceğinden önem arz eder.

17 Nisan 2009 Cuma

Paşabahçe'de Muhtar Olamadı

Beykoz’un Paşabahçe Mahallesi muhtar adayı Aysel Taştan, 4 seçimi kaybedip yaklaşık 20 yıl sonra muhtar olabildi.

En yakın rakibine 100 oy fark atan Taştan,20 yıldır bu anı beklediğini ve sonunda muhtar olduğu için kendini çok mutlu hissettiğini belirterek; “ Sonunda muradıma erdim.” dedi.

Aysel Taştan ile Paşabahçe muhtarlık seçimi için yarışan tek rakibi Kamil Sarıkaya seçim sonuçlarına itiraz ederek İlçe Seçim Kurulu’na Aysel Taştan’ın İkametgah adresi Paşabahçe’de değil diye başvurdu.

Ancak çıkan karar Sarıkaya’yı sevindirmeyip Aysel Taştan’ın çocuklar gibi sevinmesine engel olamadı. Çünkü yıllardır muhtarlık için uğraşmış ve sonunda başarmıştı.

Kamil Sarıkaya’da pes edecek gibi değildi. İl Seçim Kurulu’na giderek tekrar itiraz etti ve sonuç açıklanınca Aysel Taştanın sevinci kursağında kaldı. Muhtarlığı kazanan ama rakibine kaptıran Aysel Taştan’ın sevinci ancak 1 hafta sürebildi.

İl Seçim Kurulu Kamil Sarıkaya’yı Paşabahçe Muhtarı ilan etti.

15 Nisan 2009 Çarşamba

İnternet gazeteciliği ve Etik

1. İNTERNET







1.1 İnternet Nedir ?


İnternet uluslar arası makro ölçekli bir bilgisayar ağıdır. “Bilgisayar ağları birbirine bağlı (interconnected) bir çok bağımsız bilgisayar anlamına gelir.” [1]
İnternet dünyadaki pek çok bilgisayarın birbirine farklı yollarla bağlı olduğu veri almaya ve göndermeye imkan sağlayan bir iletişim aracıdır.
İnternetin bunun dışında pek tanımlamaları vardır: “İnternet insanlığın gelişmesinde yeni bir aşama olan enformasyon toplumu ya da bilgi toplumuna giden yolda önemli bir aşama, bir taşıyıcıdır.” [2]

Bu ağ ile iletişim modem aracılığıyla olabildiği gibi yerel kablo ile de sağlanır.
Genel olarak başlangıç hikayesi Amerikan Savunma Bakanlığı’nın, nükleer bir savaşta, kesintisiz iletişimi sağlamak amacıyla bir iletişim ağı oluşturmayı hedefleyen çabalarının sonucu olduğu şeklindedir.Nevzat Basım ise bunun gerçeğin yalnızca bir kısmını yansıttığını söylemektedir. Gerçekte, 1957’de Rusların Sputnik adlı ilk uyduyu uzaya gönderip, uzay yarışındaki üstünlüğünü tüm dünyaya göstermesi üzerine ABD paniğe kapılmış; ülkenin sayısız üniversitelerinde teknolojik üstünlüğün sağlanması için birbirinden bağımsız çalışan sayısız bilim adamı arasında koordinasyonu sağlamak amacıyla internet oluşturulmuştur.
İnternet kısaca, dünyayı kapsayan,110 ülkeye yayılmış ve milyonlarca bilgisayarı (host) birbirine bağlayan yaklaşık 5000 bilgisayar ağının toplamıdır.
İnternet insanların her geçen gün artan ‘üretilen bilgiyi saklama-paylaşma ve ona kolayca ulaşma’ istekleri sonucunda ortaya çıkmış bir teknolojidir. Bu teknoloji yardımıyla pek çok alandaki bilgilere insanlar kolay, hızlı ve güvenli bir şekilde erişebilmektedir. İnternet bu haliyle bir bilgi denizine ya da büyük bir kütüphaneye benzetilebilir.
Günümüzde internet vazgeçilmez bir iletişim aracı olma özelliğini çok kısa bir zaman diliminde kazanan ender iletişim araçlarından birisidir.
İnternetsiz bir yaşam kısa bir süre sonra telefon ve televizyonsuz yaşamın sıkıcılığına ve aşırı duyulan bir ihtiyaca benzeyecektir. Bundan daha da önemlisi insanlar için yaşamsal bir iletişim aracı olacağı kaçınılmaz bir sonuçtur. Çünkü internette çok açık ve berrak çift yönlü bir ileti alma ve gönderme özelliği mevcuttur.
Çoğu kitle iletişim aracında iletimi geri dönüşümü çok yavaş ya da eksiktir. Oysa internette geri dönüşüm oldukça hızlı ve güvenilirdir.
İnternetin diğer bir tanımı da şöyledir:”internet kapsadığı toplumda var olan yenilikçi ruhu, kullanılan aletler, yazılım ve donanım olarak yansıtır. Zaman ve mekana daha önce sadece hayal edebileceğimiz bir şekilde, hayali yerler yaratarak aşar. İnternet insanlar arası etkileşimin değişen paradigmasını temsil eder. Ham ve işlenmiş bilgi ulaşabileceğiniz ortak bir çalışma ortamı, öğrenimi ticaret, eğlence ve diğer insanlarla bolca iletişim kurabileceğiniz bir yerdir.”
2000 yılı sonu itibariyle 287 milyonu aşkın insanın kendi arasında etkileştiği,bilgi değiş tokuşu yapabildiği ve kendi yazınsal kurallarını koyabildiği büyük bir topluluktur.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan değişim ve gelişmeler onları yaygın olarak kabul eden ve kullanan toplum ya da sektörlerde önemli değişimlere sebep olmuşlardır. Bu değişim ve gelişmeler, toplumsal düzeyde alışkanlık, davranış ve tutumların farklılaşmasına sebep olurken; iş dünyasında bu yansıma yeni iş kollarının ortaya çıkması ve mesleki uygulama yöntemlerinin değişimi ile kendini göstermektedir.
Yüzyılımızın en önemli iletişim teknolojisi internettir. İnternet pek çok mesleğin çehresini değiştirmiş ve uygulama biçimlerine yeni boyutlar kazandırmıştır.Medya da bunlardan bir tanesidir.İnternet üzerinde yer alan bilgi çeşidinin ve iletişim olanağının her geçen gün daha da artması zamanla interneti kullananların sayısını artırmış; bu artış bilgi ve iletişim üzerine kurulu meslek gruplarının da mesleki uygulamalarda interneti yoğun olarak kullanmalarına sebep olmuştur. Medya da bu anlamda internetten etkilenen pek çok sektörden sadece bir tanesidir.
Araştırmalar kullanıcının interneti geleneksel medyanın bir parçası olarak değil, ayrı bir medya kanalı olarak gördüğü ve bu kanalı giderek daha çok benimsediğini ortaya koymuştur. Kullanıcılar için internet güvenilir bir bilgi kaynağı olma yolunda ilerlemektedir.Yapılan araştırmalar pek çok kullanıcının sanal dünyada var olan bilgiyi güvenilir bulduğunu göstermektedir.




1.2 İnternet Bir Tehdit mi Yoksa Fırsat mı ?


1980’li yılların başında CNN’in kurucusu ve patronu Ted Turner’in, o yıllarda kehanet olarak algılanan sözleri bugün gerçekleşme aşamasına çoktan geride bırakmıştır.
Ted Turner, o dönemde, bilinen anlamdaki geleneksel gazeteciliğin gelecekte kaybolacağını ortaya çıkan değişim ve dönüşümlerin bunu bir anlamda zorunlu hale getirdiğini iddia etmişti.
Bugün içinde yaşamış olduğumuz gelişmeler açısından bakıldığında, Turner’in nedenli haklı bir tahminde bulunduğunu görebiliyoruz.
Batı’da özellikle Amerika’da internet devrimini gelecekteki rolü ve basın üzerindeki etkisi tartışılmaya başlanmıştır. Bir grup araştırmacı, web siteleri ve sayfalarının bilgi verme ve haber ulaştırma işlevlerinden dolayı gelecekte basının rolünü üstleneceğini, bir süre sonra kağıt gazetelerin ortadan kalkacağını ileri sürmektedir. Yine bu grup tarafından internet destekli basının daha aktif rol alacağı da ifade edilmektedir.
Nitekim araştırmalar sonucunda çeşitli batı ülkelerinde ve Japonya’da özellikle genç kuşağın yazılı basına yönelimlerinin azaldığı ortaya çıkmıştır. Bu durumda internet gazeteciliğinin geleceğin dünyasındaki yeri ve öneminin bu gün sanılandan daha fazla olacağını söylemek yanlış olmasa gerektir.
Bu gün dünyada yazılı basın alanında faaliyet gösteren tüm gazeteler, sanal alemin bu yeni gazetecilik uygulaması karşısında ortaya çıkan rekabet ortamını çok yakından hissetmektedir.
İnternet gazeteciliği geleneksel gazeteciliğe, bugün olmasa da gelecekte hiç kuşkusuz basında engellemeler ya da kayıplar getirecektir. Buna göre geleneksel basın ya da yazılı basın kuruluşlarının karşı karşıya kalacakları başlıca sorunları şu şekilde sıralamak olasıdır:
· Yazılı basının Pazar payının daralması,
· Gazete satış rakamlarında düşüş,
· Pazar ortamında sıcak para akışındaki güçlükler ve sorunlar,
· Reklam harcamaları ile gazete girdilerindeki maliyet artışları,
· İnternet ve televizyonların gazetelere oranla reklamcılar tarafından daha tercih edilebilir duruma gelmesi.
Amerikan araştırma kuruluşu MacKınsey’in saptamasına göre ise internet, birçok kişinin kuşku duyduğu gibi gazetelerin ve dergilerin hayatını tehlikeye atmamıştır.
Hiçbir basın kuruluşunun internet sitesi, tarihsel ünlerine rağmen ABD’de en çok izlenen 10 ağın arasında yer alamamıştır. Buna paralel olarak 13 gün üzerinden hesaplandığında internet incelenme oranı ayda 6.5 saat olarak belirlenmiştir. 2005 yılında ağ üzerindeki internet inceleme oranı yıllık 170 saati geçecektir. Bununla birlikte internet, henüz gazete reklamları için de bir tehdit oluşturmamaktadır.

Amerikan’da 1998’de yapılan bir araştırma 38-40 milyon internet kullanıcısından 20 milyon 100 bininin online gazete okuru olduğunu belirledi. Aynı araştırmada gazete okuyanların internet kullanmaya başladıktan sonra da gazete okuma alışkanlıklarını bırakmadıkları saptandı. Bu araştırmaya göre, internet kullananların yüzde 22’si günlük sanal gazete okuru,yüzde 82’si düzenli basılı gazete okuru, yüzde74’ü düzenli TV haberi izleyicisi, yüzde 57’si düzenli dergi okuru. Yine aynı araştırmaya göre sanal okurların haftada ortalama medyaya ayırdığı süre: 5.7 saat TV yayını, 5 saat kablo TV seyretme, 4.5 saat radyo dinleme, 3.6 saat gazete okuma, 3.5 saat internette gezinti, 2.4 saat dergi okuma şeklindedir.
Elektronik medya ve bundan sonra teknolojinin getireceği yeni iletişim araçları medya dünyasında yerini alacak. Her iletişim aracının medyada kendine göre ayrı bir yeri ve işlevi olacak. Buna paralel olarak gazeteler ve gazeteciler de elbet varlığını koruyabilecek ve işlevini yerine getirmeye devam edecek. Ancak geleneksel gazetelerin son dönemlerde belli bir oranda tiraj yitirdiği de bir gerçek. Bu kaybın ülkelere göre farklı ve birden fazla nedeni var. Türkiye’de geleneksel gazetelerin tiraj yitirmesine ana nedenlerinin başında , siyasal iktidarlarla çok fazla içli dışlı çıkar ilişkisine girmiş olmaları geliyor. Buna bağlı olarak, okurun güveni sarsılıyor gazete okuma gereksinimi azalıyor. Bugün okurun güveninin sarsılmasına kaynaklık eden nedenlerle bir gazeteden tüm gerçekleri doğru ve dürüst olarak öğrenme olanağı azalmıştır.[3]






1.3 Türkiye’de İnternet
Türkiye, internetle 1993’te tanıştı. 1996’da kullanıcı sayısı 14 bin 200’dü. 2001 sonunda kullanıcı sayısının 4 milyona ulaştı günümüz de bu rakam 30 milyonu buldu.
Giderek daha çok internetle ilgili haberler okuyoruz. 1997’den bu yana Anadolu Ajansı tarafından geçilen ve içinde internet sözcüğü bulunan haber sayısına baktığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıktı:[4]

1997 289
1998 471
1999 1100
2000 2460
Türkiye’de ulusal gazetelerin neredeyse tümünün artık internette birer web sayfası var. Bu gelişme 1995’te başladı. Kağıda basılı gazeteler bu alanda avantajlı durumdaydı. Çünkü ellerinde internete aktarabilecekleri hazır içerik vardı. Ardından sadece elektronik ortamda yer alan “ internet gazeteleri” yayımlanmaya başladı.
Peki Türkiye ulusal düzeyde bu teknolojinin önemini kavradı mı ? Bu soruya evet yanıtını vermek güç. Günümüzde pek çok Avrupa ülkesi internet gelişimini sağlamak için ulusal eylem planı hazırlıyor. Avrupa Birliği’nde benzer çalışmalar var. Türkiye’de ise ne yazık ki hâlâ ulusal bir eylem planı yok.
Yukarıda Anadolu Ajansı için yaptığımız basit analizi Devlet Planlama Teşkilatı’nın(DPT) kalkınma planları için de yapabiliriz.
1995 yılında açıklanan 7. Kalkınma planı ile 2000 yılında hazırlanan 8. Kalkınma Planını basitçe karşılaştıralım. Hangi sözcük kaç kez geçiyor?

7.Plan 8.Plan
İnternet 1 11
Bilgisayar 15 22
Bilgi Çağı 3 6
İletişim Teknolojileri 0 20
Bilgi Toplumu 9 13


1995’te hazırlanan planda ”internet” sözcüğünün sadece bir kez geçmesi dikkat çekici, “internet” sözcüğünün geçtiği cümle şöyle:”Bilgi ve teknolojinin elde edilmesinde kullanılmaya başlanan uluslar arası internet ağları ve telematik hizmetlerin yaygınlaştırılmasında yetersiz kalınmıştır.
İnsan 1995’te bu konuda Türkiye’de pek hareket yoktu da ondan mı Türkiye için ulusal boyutta hazırlanan planda internet ve bilişim teknolojileri yer almadı, diye düşünmekten kendini alamıyor. Oysa Türkiye’nin bilgisayar ağlarıyla tanışıklığı 1986lara dek uzanıyordu(EARN). 1993’ten sonra evlerimizden internete bağlanmaya başlamıştık.
Türkiye’de halen siyaset de internete uzak. Almanya’da günümüzde pek çok milletvekilinin artık birer web sayfası var. Kimi yayın organlarında ”Hangi vekilin sayfasını tatmin edeci buluyorsunuz?” diye anketler düzenleniyor. Türkiye’de bırakın milletvekillerini, siyasi partilerin web sayfaları bile basit sayfaların ötesine geçemiyor.
Almanya’da da Türkiye’de olduğu gibi internetteki ilk gazete 1995’te yayımlandı. Buna karşılık geçen süre içerisinde Almanya’daki internet kullanıcı sayısı 20 milyon’u aşmış durumdaydı.
Türkiye’de ulusal düzeyde yayımlanan gazetelerin neredeyse tümü artık internette demiştik. Gazetelerin ardından sadece elektronik ortamda yayımlanan kimi yayın organlarının internette yer almaya başladığını vurgulamıştık. Sadece internette yer alan gazetelerin,haber portallarının, teknolojiyi geleneksel gazetelere göre daha iyi kullandıklarını görüyoruz. Buna karşılık bu yayınlarda “gazeteciliğin” geri plana itildiğine de tanık oluyoruz. Haber portallarının pek çoğu ajans haberlerine dayanarak yayın yaptı. Neredeyse hiç muhabirleri yoktu. Birkaç bin tirajlı bir yerel gazetede var olan eleman sayısı kadar kadroyla çok iddialı projeler gerçekleştirilmeye çalışıldı.
Son dönemde ise gazetecilerin bir araya gelerek oluşturdukları internet gazeteleri göze çarpmaya başladı. Kağıda basılı gazetelerde yer almayan haber ve yorumlar buradan okurlara duyurulmaya başlandı. “Özgür bir platform” olarak internetin önemi daha iyi anlaşıldı. İnternet üzerinden medya eleştirileri giderek yoğunlaştı. İnternet “özgür habercilik” anlamında geleneksel medya karşısında bir “alternatif” olarak ortaya çıktı.
İnternet Türkiye’de artık gazeteciler için vazgeçilmez bir bilgi ve haberleşme kaynağı.














2. İNTERNET GAZETECİLİĞİ





2.1 İnternet ve Gazetecilik



Yeryüzündeki sınırlar ortadan kaldıran internet sayesinde insanlar, bilgi otoyollarında sörf yaparak dünyanın bir köşesinden diğer bir köşesine rahatlıkla ulaşabiliyor, istediği her türlü bilgiyi edinebiliyor, hatta alışveriş yapabiliyorlar, hem de evlerinden bilgisayarın istediği her tuşuna dokunarak. 1980’lerin sonlarında ortaya çıkan bu teknolojiler on yıllık bir süreçte içinde yaşadığımız her alanı yeniden tanımlama gereğini zorunlu kılmıştır. Bu alanların başında da yayımcılık ve iletişim gelmektedir.
Bireysel ve toplumsal mirasın kuşaktan kuşağa aktarımında, kamuoyu oluşumunda ve tarihsel bilgilerin ham olarak ilk derlenip toparlanma yeri olan geleneksel türdeki gazetelerin ya da internet gazeteciliği olarak anılan yeni bir gazetecilik türü ortaya çıkmış bulunmaktadır. Zaten 21. Yüzyılda teknolojinin gelişimi, yaşam standartlarının yükselmesi ve farklı internetin medya dünyasına sıçramaması da düşünülemezdi.[5]
20. yüzyılın en önemli iletişim teknolojisi olan internet pek çok meslek grubu üzerinde önemli değişimlere neden olmuştur.Gazetecilik de bunlardan birisidir. İhtiyaç duyulan pek çok bilginin giderek artan oranlarda internette yer alması, geniş kullanıcı kitleleri tarafından kabul görmesi ve major bir iletişim aracı haline gelmesi medya kullanıcılarını da interneti kullanmaya itmiştir.İnternetin meslek üzerindeki etkilerini ve gazetecilerin internete yönelik yaklaşımlarını ortaya koyan çalışmalar göstermektedir ki ilk yıllarda gazeteciler bir haberin geçmişini öğrenmek, elektronik posta alıp vermek, makale araştırması yapmak ve iletişim bilgileri bulmak amacıyla kullanırken; bunlara zamanla yeni haberler için fikir edinmek; okurlar ve meslektaşlar ile eş zamanlı sohbetler yapmak ve tartışma listelerini takip etmek eklenmiştir.İnternet haber odalarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.İnternet medya takipçisi ve okuyucuya da önemli imkanlar tanımaktadır.Kullanım uygunluğu, etkileşim ve ihtiyaç duyulan bilgiye doğrudan ulaşma imkanı da bunlardan birkaçıdır.
İnternet Gazeteciliğinin ilk örneklerinin belirlediği yıllarda, daha konu ülkemiz açısından çok yeniyken, The European gazetesinde çıkan bir yorumda şu satırlara yer verilmiştir:”Yayımcılar bugüne kadar internet olanağı kağıda basılı yayınlarını sürdürmek için bir yan uğraş ve destek olarak görüyorlardı. Ama gelecekte elektronik yayımcılığın çok daha yaygınlaşacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Özellikle kağıt fiyatlarının ve baskı maliyetlerinin artması, bir çok yayımcıyı kağıdı tamamen terk ederek elektronik yayına zorluyor.”
Elektronik medya gerçeği karşısında dünyanın belli başlı gazeteleri de gerekli önlemleri hissetmiştir. Amerika’da gazeteler tüm haberlerini 24 saat süreyle, kişisel bilgisayarı başında oturan okurlarına sunabilmektedir. The Wall Street Journal, Financial Times gibi gazeteler internetteki sistemlerini çoktan oturtmuşlar ve bu işten para kazanır duruma gelmişlerdir. Bu da internet kullanımını dünya üzerindeki yayılma hızını önemli bir ivmeye ulaştığının bir anlamda göstergesidir.
1996’da internetin sadece 40 milyon kullanıcı olduğu dikkate alındığında bu rakamın sonraki yıllarda hep katlanarak büyüdüğü ortaya çıkıyor. Bir gün de 345 bin kişi sanal dünyaya katılıyor. 1990 sonunda dünya internet nüfusu 300 milyona ulaştı. Bu, yılda 125 milyon kişinin internet dünyasına katılıyor ki 2003’te muhtemelen 1 milyar kullanıcı sınırını aşacak demektir.
Ancak internet gazeteciliği olarak da adlandırılan elektronik gazetecilik, geleneksel anlamda kabul gören gazete haberciliğine, mesleki uygulama alanında önemli anlayış farklılıkları da beraberinde getirmiştir.
Network bağlantılarının dünyamızı kuşatması, McLuhan’ın deyimiyle Küresel Köy’ durumuna gelen yer kürede, artık tüm okuyucuların istenilen zamanda ve mekanda internet aracılığıyla gazeteye ulaşılmalarını olası durumuna getirmiştir. Bu gelişme, geleneksel anlamda gazete haberciliğinin temel öğelerini oluşturan zamanlılık ve yakınlık kavramlarını yeniden tartışmaya açılmasını da gündeme getirmiştir. Örneğin gazetenin sabahları taze, akşamları ise bayatlayan haber içeriği internet üzerinden yayımlanan gazeteler açısından kabul edilebilir bir durum olmaktan uzaktır
Küresel köye dönüşen yer kürede, artık geleneksel olarak ve uluslar arası düzeylerde ortaya çıkan toplumsal, ekonomik ve kültürel gelişme ve değişim ile dönümlerin birbirinden ayrı olarak düşünülmesi değerlendirilmesi ve algılanması mümkün değildir. Üstelik bir iletişim ağında böylesi olayların yer almaması ya da üstünkörü geçiştirilmesi, okuyucular açısından da kabul edilemez bir mesleki anlayış, tutum ve davranış biçimidir.
Tüm bu gelişmeler, yayımcılık faaliyetini internet üzerinden 24 saat sürdüren bir gazetenin ortaya çıkan yerel, bölgesel ve uluslar arası ölçekteki gelişmeleri daha yakından ve okuyucusunun merakını giderecek şekilde gelişmiş bir profesyonellik anlayışı içerisinde takip etme zorunluluğunu da beraberinde getirmektedir.
Gerçekten de internet bilgiye ulaşmanın en kısa yoludur. İnternet dünyanın her yerinde basılan gazeteleri, web sayfaları üzerinden 24 saat yayın yaparak istendiği anda kişinin evine getirmekte ve bu gazeteler haberi anında okuyucularına ulaştırmaktadır. Normalde bütün bu gazeteleri dünyanın dört bir yanından yayımladıkları gün edinmek imkansız olup bunun maliyeti de çok yüksektir. Ama internet sayesinde hiçbir ücret ödemeden bu gazeteleri günlük olarak takip etmek mümkündür.
Üstelik gazetelerin internet versiyonu okuyucularına pek çok kolaylığı da beraberinde getirmektedir. Okuyucunun anahtar kelimeyi yazıp “ara” butonuna basarak, geleneksel gazete olduğu gibi sayfaları tek tek dolaşmasına gerek kalmadan, istediği yazıya kolaylıkla ulaşması mümkündür. Bu sayede okuyucular daha eleştirel, daha yüksek beklentide olan bireyler haline gelmektedir. Ayrıca okuyucu, gazeteleri ve haber kaynaklarını sadece doğrudan ilgilendiği konuları kendisine sunmak üzere kişiselleştirebilmektedir.
İleride tamamıyla internet gazeteciliğine geçildiğinde kağıt ve baskı masrafları olmayacak, matbaa makineleri ortadan kalkacaktır. İstenilen yayım yapılabilecektir. Çünkü internet ortamında ne sansür ne de herhangi bir başka kontrol var. Kısacası alabildiğine özgür bir ortam. Ayrıca internet gazeteciliği sayesinde İstanbul basının maddi olanaklarıyla yarışamayan ve neredeyse bitme noktasına gelen yerel gazeteciliğin yeniden canlanması da mümkün olabilecektir. Eğer iyi donanımlı bir bilgisayarınız varsa, işi bilen üç-beş kişinin bir araya gelmesiyle gazete çıkarmak mümkündür. Ne baskı masrafı ne kağıt masrafı ne de makine gerektirir bu faaliyet. Böylelikle kuzeydeki, doğudaki insanlar da bu yerel internet gazeteleri sayesinde her gün İstanbul’u okumaktan kurtulmuş olacaklar.

2.2 Geleneksel Basın ve İnternet Gazeteciliği
Günümüzde çok sayıda iletişim bilimci ile toplumbilimci tarafından “Enformasyon Çağı”’nda yaşadığımız ve bir “Enformasyon Devrimi’nin gerçekleştirildiği ileri sürülmektedir.
İnsanlık tarihinin önemli bir dönüm noktası olan “Sanayi Devrimi” çağı yerini enformasyon çağına, sanayi toplumu da “Enformasyon Toplumu”na bırakmış durumdadır. 21. Yüzyılın başlangıcında iletişim alanında ortaya çıkan oluşumlar kuşkusuz baş döndüren bir hızla ve ivme kazanarak toplumları etkilemeye devam edecektir.
Batılı ülkelerdeki kitle iletişim araçları ve kimi akademik yayınlar, söz konusu enformasyon devrimini sanayi devriminden sonra insanlığın bugüne dek tanık olduğu en önemli olay olarak nitelendirip ekonomik, siyasal,toplumsal ve kültürel alanlarda ve ilişkilerde köklü değişimleri yol açacağını ileri sürmektedir. Nitekim 1970’li yıllardan itibaren her alanda kullanılmaya başlayan bilgisayarlarla bu değişim giderek daha da hızlanmıştır.
Bilindiği gibi, yaşadığımız dönemde uygarlığın seyrini değiştiren bileşimi ortaya çıkaran kritik teknolojiler, yazılım, yeni medya türleri ve bilgisayar ağlarıdır. Bu üçünün bileşimi interneti meydana getirmiştir. İnternet ve ağ-medya yazılım üçlüsünden üreyen diğer yapılar,hem toplumdaki bireylerin hem de haber sunucularının güçlenmesini sağlamıştır. Bireyler özellikle de bağlantıdaki bireyler, alternatif bilgi kanallarına kısıtsız olarak ve kolaylıkla erişebilmektedir.



2.3 Geleneksel Gazetecilikten İnternet Gazeteciliğine Geçiş

Dijital imaj teknolojisi sosyal yaşantımızın içinde büyük ve önemli bir yer işgal ediyor. Günümüzde pek çok kişi bu teknolojik yapının içinde kendine bir yer ayırma telaşını yaşıyor. Teknolojinin getirmiş olduğu bu doğal yapı özellikle tıp, gazetecilik, bilim, sanat ve reklam sektöründe kendini kanıtlamıştır. Dijital görselliğin basın dünyasına getirmiş olduğu bu yenilikler her geçen gün artarak sürüyor. 20. Yy.ın eşiğine geldiğimiz şu günlerde teknolojik gelişmelere kişilerin ayak uydurabilmesi oldukça zor görünse de günümüzde elektronik gazete ve dergileri okuyanların sayısı her geçen gün artarak çoğalıyor. Haberi sıcağı sıcağına okumak artık bir hayal olmaktan çıkıyor; hatta siz bilgisayar ekranlarınızdan haberi gelişim içindedir. “Bugün 200 milyonun üzerinde kullanıcıya hizmet veren ağ gelecek beş yıl içinde 1 milyarı aşacağı tahmin edilmektedir.”[6]


2.4 İnternetin Basına Getirdiği Değişim

Basın sektöründeki en önemli gelişme hiç kuşkusuz internet enformasyon ağının yaygın olarak kullanılması ile gerçekleşmiştir. Bu yeni teknoloji ile gazeteyi oluşturan her türlü bilgi, belge,haber ve fotoğraf çok daha hızlı ve tek elden okuyucuya ulaştırılır hale gelmiştir. Bu arada tek elden ifadesiyle anlatılmak istenen; editör muhabir ya da haberi düzenleyen kişi tarafından kaleme alınan ne dizgi ne nikaj ne montaj safhasından geçmekte doğrudan okuyucunun ekranında gözükmektedir. Bu da iletinin farklı kanallardan geçerken bozulmasına neden olmakta orijinal metin özelliği taşımaktadır.
“İnternet bilgi ağı karşısında sürekli kendini yenilemek ve geliştirmek zorunda kalan basın kuruluşları içerikten, personel politikalarına kadar bir dizi değişim içindedirler. Özellikle bilginin sınırsız olduğu internet ortamında basın çalışanları daha araştırmacı, daha katılımcı, daha özgür, daha sınırsız, bir anlayışı haberlerine katma gereksinimi içerisindeler. Hatta bazı gazeteciler kendi gazetelerinin web sayfaları ile yetinmeyip kendi kişisel web sayfalarını da kurmakta burada fikirlerini kuruluşun yayın politikasına bağlı kalmadan dile getirmenin özgürlüğünü tatmaktadırlar.[7]
Gazeteciler daha önceleri bilgisayar ağlarını sadece gazetelerin bulundukları merkeze haber ve fotoğraf gönderme işlevi için kullanıyorlardı. Körfez Savaşı’nda muhabirler hikayelerini yazmak ve onları dosyalayıp bir bütün halinde bürolarına geçebilmek için dizüstü bilgisayarlarından yararlandılar. Modern ve telefon hatları ve diğer uluslar arası veri şebekeleri aracılığı ile elektronik olarak gönderilen metinler, üzerinde herhangi bir işlem yapmadan gazete sayfalarında yerlerini alıyorlardı.



2.5 İnternet Gazeteciliği


2.5.1 Yeni Ortamdaki Gazetecinin Yeni Profili

Sanal dünyada bilginin toplanması, işlenmesi ve dağıtımının geleneksel medyaya göre oldukça farklı olması, haber sunum biçimini radikal biçimde değiştirmiş, gazetecilerin yeni mesleki beceriler kazanmasını gerekli kılmıştır.Yeni ortamda gazetecilik, haber toplama ve yazmanın yanında haberin dizaynını da içine almaktadır.
Özellikle online versiyonları olan gazete sahiplerinin, muhabirlerin sanal ortam içinde haber hazırlamalarını beklemelerini, gazetecileri yeni ortama gerektirdiği teknik becerileri edinmeye mecbur etmiştir.
İnternetin doğurduğu hızlı olma mecburiyetinin kimi zaman gelen haberin doğruluğunun yeterince araştırılmasına imkan tanımaması, online medya sahiplerini, gazetecilik deneyiminden ziyade internet ortamındaki bilgiyi değerlendirme görüşü kazanmış, editörleri işe almaya itmiştir.Yapılan araştırmalar, online gazetecilerin ve editörlerin genel olarak daha genç olduklarını ortaya koymuştur.Gazetecilik deneyimlerini anlattığı yazısında Frank Houston, online ortama geçtiğinde 26 yaşındaki bir editör tarafından işe alındığını, editörün ise 28 yaşındaki bir yöneticiye bağlı olduğunu anlatmaktadır.
İnternetin hakim olan hız kavramı nedeniyle internet gazetecileri, geleneksel medyada çalışan meslektaşlarına göre daha bir stresli çalışma ortamındadırlar.Ercüment İşleyen Milliyet’in internet sitesinde günün gelişmelerini dakika dakika aktardıklarını ve gün içinde 100’ü aşkın haberi okuyucularla buluşturduklarını söylemektedir. People Magazin’in online versiyonunda çalışan muhabirler, basılı versiyon için haftada bir hikaye yazan meslektaşlarına nazaran daha hızlı bir tempoda hareket etmek zorundadırlar. Bu da bazen günde 2 ve 3 hikaye çıkarmak anlamına gelebilmektedir.
İnternet gazetecisi, genellikle geleneksel medya ortamında söz konusu olan yer sorunu gibi sınırlamalara tabi değildir. Anasayfada haberin anahatlarını veren bir linkten sonra gazeteci hikayesini istediği uzunlukta anlatma özgürlüğüne sahiptir.Hikaye eğer daha önce gündeme gelmiş bir konu ile bağlantılı ise gazeteci, o konuyla ilgili eski haberlerini de link olarak hikayesine ekleyebilir ve okuyucunun konuyu bütün olarak görmesine yardımcı olur.
Ana unsuru bilgi olan internetin, ana unsuru yine bilgi olan gazetecilik mesleğini etkilememesi düşünülemezdi. İnternetin önemli bir bilgi kaynağı haline gelmesi ve kullanımın yaygınlaşması, gazetecilerin de bu kaynaktan haberleri için bilgi toplamak ve de onları okuyucuya ulaştırmak için yararlanmalarına sebep olmuş, bu gelişme mesleğin uygulamalarına yeni boyutlar kazandırmıştır. Bu bölümde internetin gazetecilik mesleği üzerindeki etkileri ele alınacaktır.

2.5.1.1 Değerler ve Bağımsız Gazetecilik Açısından
Her ne kadar ekonomik ortam, biçim ve uygulamalar açısından geleneksel gazetecilikten farklılıklar gösterse de gazeteciliğin üzerine kurulduğu ana değerler yeni ortamda da geçerliliğini sürdürmelidir. Gazeteci yine doğru, tarafsız, güncel haberleri sunmalı, bunları gerçekleştirebilmek için bağımsızlığını korumalıdır. Tüm bunların temelinde okuyucu ve izleyicilere karşı duyulan sorumluluk vardır. Tom Rosenstiel ve Bill Kovach'ın söylediği gibi "gazetecinin sadakatı öncelikli olarak vatandaşlara karşıdır"
Son yıllarda medya kuruluşlarının holdingleşmesi, medya sahiplerinin siyasilerle yakın ilişkiler kurması, gazeteciliğin bağımsızlığı ve dolayısıyla gazetecilik etiği ile ilgili tartışmaları gündeme getirmiştir.Gazeteciler bir yandan okuyucuya karşı sorumluluklarını yerine getirirken diğer taraftan işverenlerini de memnun etmeye çalışmaktadırlar.Ancak bu iki ucun beklentileri zaman zaman çatışmakta ve gazeteci zor durumda kalmaktadır. Ayrıca bu durum gazetecinin sürekli olarak kontrol altında olmasını da getirmektedir. Eski bir gazeteci kendisinin ve aynı gazetede çalışan meslektaşlarının bağımsızlığının "altıncı katın" (yöneticilerin bulunduğu kat) izin verdiği ölçüde gerçekleştiğini ifade etmekte idi.
Bazı uzmanlar yukarıda sözü edilen gelişmeler nedeni ile iki arada bir derede kalan gazeteciler için internetin bağımsızlık yolunu yeniden açabileceğini ifade etmektedirler. Çünkü internette merkezi bir kontrol mekanizması söz konusu değildir. İnternet gazetecilere, mesleklerini sürdürmek için alternatif bir ortam sunmaktadır. Örneğin internetten önce bir gazeteci, anlaşmazlıklar ya da ekonomik sorunlar ile çalıştığı kurumdan ayrıldığında, yeni bir yer bulana kadar okuyucuları ile iltişimini de kaybetmekte idi. Ancak günümüzde bu durum geçmişte kalmıştır. Gazeteci kendi web sayfasını oluşturarak yine okuyucularına ulaşma imkanı bulabilmektedir. İnternet, belki de eskiden haber odaları ve iş çıkarları arasında bağımsızlığın sembolü olarak ifade edilen zarar görmüş "Çin Seddi"nin yeniden onarılmasına yardımcı olacaktır.

2.5.1.2 Bilgi Toplama ve Haber Kaynağı Olarak İnternet

İnternetin gazetecilik üzerindeki en önemli etkilerinden bir tanesi, haber toplama ve araştırma sürecindeki değişimlerde kendini göstermektedir. İnternet, haber odalarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiş, oturulan yerden bilgisayar aracılığı ile sayısız bilgi kaynağına ulaşma imkanı gazeteciliğe bir "masa başı" işi niteliği de kazandırmıştır.
Habercilerin yıllar içinde internete ilişkin davranış biçimini ortaya koyan en önemli çalışmalar New York merkezli halkla ilişkiler şirketi Middleberg'in Columbia Üniversitesi Gazetecilik Okulu'nda görevli John Ross ile birlikte yürüttüğü yıllık anketlerdir. İlki 1994 yılında yapılan anket daha sonra her yıl gerçekleştirilen, halka ilişkiler ve gazetecilik dünyasında kabul gören bir çalışma haline gelmiştir.
Anket sonuçlarına bakıldığında haberciler arasında internete erişim oranlarının her yıl artarak devam ettiği görülmektedir. 1996 yılında gerçekleştirilen anketin sonuçlarına göre katılımcıların %85'i en azından "ayda bir kere" internete bağlandıklarını ifade ederlerken; 2000'li yıllara gelindiğinde anket sonuçlarında internete "günlük" bağlanma oranlarında söz edilmektedir ki bu oran %98 civarındadır.
Gazetecilerin interneti kullanım oranlarındaki artışın en önemli nedeni şüphesiz ihtiyaç duydukları pek çok bilginin giderek artan oranlarda sanal dünyada yer almasıdır. Örneğin Amerika'da yasal düzenlemelerin ve değişikliklerin, finans bilgilerinin, senato tutanaklarının elektronik erişim sunulması; bütçe görüşmelerinin ve bazı davaların internet üzerinden neklen yayınlanması gazetecileri bilgi toplamak ya da haber fikri edinmek için interneti daha fazla kullanmaya iten nedenler arasındadır.
Anketlerde, basın ve televizyon dünyasında çalışan habercilerin interneti ne amaçla kullandıklarını ortaya koymayı hedefleyen sorular da yer almıştır. İlk yıllarda ortaya çıkan kullanım amaçları bir haberin hikayesini/ geçmişini öğrenmek, ekeltronik posta alıp göndermek, makale araştırması yapmak ve iletişim bilgileri bulmak şeklinde iken, bunlara zamanla yeni fikirler edinmek, okurlar ve meslektaşlar ile eş zamanlı sohbetler yapmak ve tartışma listelerini takip etmek eklenmiştir.
Özellikle haber olabilecek hikaye fikirleri için internetteki dolaşım oranlarındaki yükseliş çarpıcıdır. Middleberg/Ross'un 1999 yılındaki araştırmasında katılımcıların yarısndan fazlası bu amaçla interneti kullandıklarını ifade etmişlerdir. Oysa 1999'dan önceki üç yıl içinde bu oranın hep %30'un altında kaldığı görülmektedir.Gazetecilerin haber avı için takip ettikleri sanal ortamları, online toplulukların oluşturdukları tartışma listeleri, haber grupları ve Usenet'tir. Bir başka Middleberg/Ross araştırmasında gazetecilerin %60'ı bu ortamlara postalanmış bir bilgiyi, başka kaynaklar tarafından doğrulandığı takdirde kullanacaklarını ifade etmişlerdir. %17'lik bir grup ise, bağımsız bir kaynak tarafından doğrulanmasa bile elde ettikleri bilgiyi gelecekte kullabileceklerini ifade etmişlerdir. Bilgisayar ve modemi olan herkesin dahil olabildiği ve geleneksel medyada önemli bir işlevi olan eşik bekçilerinin olmadığı ortamdaki bilgiyi gazetecilerin kullanmakta istekli olmaları gerçekten şaşırtıcıdır.
Online bir araştırmanın büyük bir habere dönüşmesinin en önemli örneği Intel çipleri ile ilgili yaşanan krizdir. 1994 yılı baharında söz konusu şirketi sarsan olay, bir matemetik profesörünün online bir mesaj listesine, Intel'in çiplerinde bug olduğundan şüphelendiğini duyuran mesaj atması ile başlamış, mesajdan üç hafta sonra olay, Wall Street Journal'ın ön sayfalarında yer almıştır.
Bazı gazete ve magazin dergileri, sayfalarında online listelere yer vererek içeriklerini zenginleştirmeye çalışmaktadırlar. Örneğin Sabah Gazetesi 2002 yılında bir dönem magazin sayfalarında itiraf.com'da yer alan itiraflardan seçmeleri yayınlamıştır.

2.5.1.3 Hızın Getirdiği Kavram: Her An Taze Haber

İnternet çağında hemen hemen bütün sektörlerde hükümdarlığını ilan eden ve işin kalitesinin bir parçası olan hız, gazetecilerin de fazlasıyla dikkate almak zorunda oldukları bir unsur haline gelmiştir.Aslında hızlı davranmak geleneksel medyanın da gereklerinden biriydi; ancak bu hızın şimdiye kadar yavaş bir ritmi ve sonu vardı: Gazetenin baskıya girdiği an.
Eskiden gazeteciler bir sonraki gün için haber toplamakta, ertesi gün okuyucu gerçekte bir önceki günün haberlerini okumakta idi. Aslında haber okuyucuya ulaştığında tazeliğini yitiriyordu. İnternetin sağladığı hız, erişim imkanları ve uygulama kolaylıkları günümüz haberciliğinde her an taze haber ya da eş zamanlı habercilik kavramlarını da beraberinde getirmiştir. Nevzat Basım, hazır olan bir metnin internet üzerinden okuyucuya erişebilir hale gelme süresinin 4 dakika olduğunu söylemektedir.
Yazılı ve görüntülü medyada faaliyet gösteren geleneksel medya temsicileri internet üzerindeki faaliyetlerinde bu hıza uygun bir şekilde davranmaktadırlar. Yazılı basında anında aktarılması mümkün olmayan son dakika haberlerinin aktarımı internet üzerinde gerçekleştirilmektedir.Kimi haber siteleri saatte bir bilgi güncellemesi yaparken, New York Times sitesi gibi 10 dakikada bir güncelleme yapan siteler de vardır.
Zaman sınırlaması televizyon için de söz konusudur. Görüntü üzerine habercilik anlayışının temsilcisi televizyonda bir son dakika haberinin yayınlanması yine internete göre yavaş kalmaktadır. İhtiyaç duyulan görüntülerin elde edilmesi ve yaına hazırlanması vakit alan süreçlerdir. İnternet, haberin en kısa zamanda kullanıcılara ulaşmasını sağlamaktadır.

2.5.1.4 Kullanıcılarla Doğrudan İletişim/Etkileşim İmkanı

İnterneti geleneksel iletişim araçlarından ayıran en önemli özelliği iletişim sürecinde etkileşimin kendisini güçlü bir biçimde göstermesinden kaynaklanmaktadır. Kullanıcılar e-mail veya sohbet sistemleri yardımı ile birbirleri ya da farklı meslek grupları ile iletişim kurabilmektedirler. Bu durum medya için de değerlendirilmesi gereken fırsatlar doğurmaktadır.
Kişisel düzeyde gazeteci, okurlarıyla daha hızlı ve sürekli bir iletişim zinciri kurabilmektedir. Okuyucuların yorumları/geri bildirimleri en kısa zamanda yerine ulaşmakta ve gazeteci okuyucunun tepkisini yakından takip etme fırsatı bulmaktadır. Özellikle, internet ortamında kendi siteleri üzerinden habercilik yapan gazeteciler, sitelerinde oluşturdukları tartışma listeleri sayesinde kullanıcıların görüşlerini yakından takip etmekte ve bilgisini onlarla daha aktif bir şekilde paylaşmaktadır. Bu zincir zaman zaman haberciye ihtiyaç duyduğu bilgiyi okurlarından/ziyaretçilerinden elde etme imkanı da vermektedir. Daha önce belirtildiği üzere kimi zaman bir tartışma listesi, ortaya atılan bir iddia nedeni ile geleneksel medyanın da dikkatini haberlerin ilk ipuçlarının verildiği yer olabilmektedir.
Kurumsal bazda internet üzerinde varlık gösteren basılı medyanın online versiyonları da internetin geri bildirim ve etkileşim özelliklerini, sundukları hizmetin kalitesini artırmak ve okuyucuya daha iyi bir hizmet vermek için kullanmaktadırlar. İnternet önesi yazılı basında 18 yılını geçiren washingtonpost.com'un yöneticisi Leslie Walker, online gazetecilikte kendisini şaşırtan en önemli özelliğin anında yorum/geri bildirim almak olduğunu ifade etmektedir: "18 yıllık gazetecilik hayatımda ilk defa hangi hikayenin en çok okuyucuyu çektiğini görme imkanım oldu. Web kullanıcıları ve editörden yayıncısına kadar Post'un çalışanları arasındaki canlı sohbetler başarılı sonuçlar vermektedir"
İnternet üzerindeki irili ufaklı gazetelerin web sitelerini inceleyen bir çalışma hemen hemen hepsinde okuyucu ile yakından ilişkiyi sağlayacak sistemlerin, linklerin oluşturulduğunu göstermektedir. Washington Post'un sitesinde her hafta yaklaşık 50 tartışma forumunun oluşturulduğu ifade edilmektedir. Sitenin "interaktif sözcüsü" Daniela Deane amaçlarının, mesela bir köy meydanı gibi bir topluluk mekanı haline dönüşmek olduğunu; bunu sağlamak için de pek çok online sohbet programları gerçekleştirdiklerini söylemektedir.
Online etkileşimin sağladığı bir başka avantaj, gündemi oluşturan konularla ilgili kamuoyundaki görüşlerin doğrultusunu görmektir. Buna en iyi örnek olarak yakın zamanda gerçekleşen Irak savaşı sırasındaki uygulamalar verilebilir. Pek çok haber sitesi, sayfalarında düzenledikleri anketlerle halkın savaşa yaklaşımını ortaya koymuşlardır.

2.5.1.5 Tüm Dünya Okuyor

Bilgisayar ağlarını kullanarak hedef kitlesine ulaşan gazetelere genel anlamda elektronik ya da dijital gazete denmektedir. Bu gazeteler içerikten okuyucuya sunuma kadar diğer gazetecilik tanımlamalarından (RD-TV yazılı basın gazeteciliği, magazin ya da fikir gazeteciliği vb.) farklı bir anlam ifade eder. Günümüzde dünya üzerinde yayın yapan binlerce dijital gazete bulunmaktadır. Bu gazeteler haber yapımları ve sunumları ile internet gazeteciliğine örnek teşkil ederler. Bu gazeteler ilk önceleri belirli bir bölgede yerel network ağları ile hizmet verirken günümüzde internet sayesinde geniş kitlelere ulaşma imkanı bulmuşlardır. [8]
Günümüzde hemen hemen bütün elektronik gazeteler yayınlarını kendi hizmet sağlayıcılarından, internet kanalı ile okuyucularına sunuyorlar. Çok genel anlamda, internet gazeteciliği, yazılı basılı destekleyen ve kaynağını tamamen yazılı basından alan bir içerik taşımaktadır. Bir haberin haber özelliği taşıyabilmesi için bir takım unsurları üzerinde bulundurması gerektirmektedir. Örneğin, ilginç olması ya da yeni rotaya çıkmış olması gibi haberin özelliğini belirtir.
İnternette haber sayfalarını gezdiğiniz her sitede ilginç bir habere rastlarsınız[9]
İnternette gazetecinin okuyucusu tüm dünyadır.Sanal dünyada kullanıcılar mekansal sınırlardan kurtulup, dünyanın öbür ucundaki bilgiye kolaylıkla erişebilmektedirler. Bölgesel bir gazetenin muhabiri, internet üzerinde artık sadece o bölgenin muhabiri değildir. O bölgede yaşananları dünyaya aktaran bir gazeteci niteliği kazanmıştır.
11 Eylül saldırıları sonrasında haberleri kaynağından öğrenmek isteyenler dünyanın dört bir yanından Amerikan haber sitelerini ziyaret etmişlerdir. O dönemde ziyaretçi sayısı artan yalnızca Amerikan haber kaynakları değildir. İslamic Gateway (Pakistan), Expressİndia.com (Hindistan) gibi İslam dünyasının internet üzerindeki temsilcilerinin ziyaretçi sayısı artmıştır. Yine Ortadoğunun bağımsız kanalı olarak adlandırılan El-Cezire televizyonu da binlerce hit almıştır. Bu bölgedeki gazeteciler bir anda dünyanın takip ettiği haberciler niteliğini kazanmışlardır. Bu açıdan bakıldığında internet gazetecilerini, dünyanın gazetecileri olarak adlandırmak artık abartılı bir ifade olmayacaktır.




2.6 Kullanım Uygunluğu

İnternet söz konusu olduğunda “kullanım kolaylığı” yerine “kullanım uygunluğu” demek daha doğru olacaktır. Medyanın diğer unsurları radyo, televizyon ve gazetenin kullanım zorluğu gibi bir niteliği söz konusu değildir. Bir gazeteyi alıp okumak, televizyonu ya da radyoyu açıp izlemek, dinlemek kolay gerçekleştirilen eylemlerdir. Ancak değişen ortamlara bağlı olarak bu medya araçlarından bilgi almak her zaman mümkün değildir. Örneğin bir çalışanın işyerinde dilediği zaman televizyon seyretmesi pek mümkün değildir. Sabah işe yetişme telaşı içinde gazetenin alınmaması ihtimali her zaman vardır. Radyo ise ses açısından diğer çalışanları rahatsız edebilir.(Zaten frekans kirliliği nedeni ile küçük radyolardan herhangi bir programı dinlemek kimi zaman gerçekten mümkün bile olamamaktadır.)
İnternet ortamında bu sorunların hepsi ortadan kalkmaktadır. Çalışan, ofis ortamında internet yardımı ile günlük haberleri, son dakika gelişmeleri ile birlikte detaylı ve görüntülü olarak alma imkanına sahiptir. 11-12 Eylül 2001 tarihlerinde yetişkinlerin, terörist saldırılar hakkında bilgi edinmek için neden interneti tercih ettiklerini ortaya koymak amacını taşıyan bir araştırmanın sonuçlarından iki tanesi bu görüşü doğrular niteliktedir. Katılımcıların %28’i işyerinde bilgi edinme imkanı, %25’i de daha uygun (convenient) olduğu için interneti tercih ettiklerini belirtmişlerdir.
İnternet 24 saat boyunca son dakika haberlerine erişim imkanı vermektedir.Bu da interneti kullanıcı gözünde güçlü kılan bir özelliktir.

2.7 Zaman ve Mekan Sınırlarının Ortadan Kalkması

Zaman ve mekan sınırlarını ortadan kaldıran internet, kullanıcılarına dünyanın herhangi bir yerindeki habere istenilen zamanda ulaşma imkanı vermektedir. Özellikle orijinal haber kaynağını okumak isteyenler internet yardımı ile; örneğin Hürriyet’in haberlerine rahatlıkla ulaşabilirler.
Dünyanın gündemine oturan bir haberle ilgili son dakika bilgileri o ülkenin haber kaynaklarından doğrudan öğrenilebilir.Ülkelerinden uzak yaşayan kişiler, kendi ülkelerinin basınını bulundukları mekandan okuyarak, ülkelerindeki güncel olayları takip edebilirler.
İnternet kullanıcıları ihtiyaç duydukları bilgiye doğrudan ulaşma imkanına sahiptirler.Geleneksel medyada olduğu gibi belli haber saatlerini beklemek mecburiyeti yoktur. Televizyon ya da radyo haberciliğinde haberler belli bir akış içinde verilmektedir. Bu nedenle ilgi duyulmayan pek çok haberin dinlenmesi de söz konusu olabilmektedir. Ancak internette ilgilenilen habere doğrudan ulaşılabilmektedir. Özellikle arama motorları bu konuda kullanıcının en büyük yardımcılarıdır. İnternet Üzerindeki haberlerin arşivlenmesi kullanıcıya eski haberlere ulaşma olanağı da tanımaktadır.







3. İNTERNET GAZETECİLİĞİ VE ETİK








3.1 İnternet ve Etik

Etik sorunu, epeyce uzun bir zaman önce felsefenin ilgi alanından çıkmış ve gündelik hayatın diğer alanlarını da kuşatmıştır. Tıp,hukuk vb. meslekler bir yana, gazetecilik doğasından da kaynaklanan kimi nedenlerle özellikle günümüzde etik açıdan en çok sorgulanan mesleklerden biri haline gelmiştir. Gelenekler, töreler ve kamu ahlakını koruyan yasa ve yönetmelikler etik sorununu çözmek bir yana zaman zaman daha da karmaşıklaştırmaktadır. Kontrolü son derece güç, neredeyse imkansız olan internet alanında bu sorun daha da yakıcı bir nitelik kazanmaktadır. Bu sorunun Türkiye’de son 10 yıldır büyük önem ve ciddiyet arz ettiği ortadadır. Bu bölümde Prof. Dr. Giso Reussen ve Doç.Dr.Murat Özgen’in dile getirdiği görüşler dikkate alındığında bunun aslında son derece evrensel bir sorun olduğu bir kez daha anlaşılmaktadır.[10]


3.2 İnternet Etiği

Günümüz toplumlarını birleştiren ve küreselleşme olarak adlandırılan kavramın itici gücü İnternet’tir. Bugün ekonomi, ticaret ve kültür kelimelerinin önüne küresel kavramını koyabiliyorsak, bunun en temel nedeni bilginin paylaşılması ve özgürce dolaşabilmesinden kaynaklanmaktadır. Bilginin hareketine yeni bir boyut ve anlam getiren de İnternet teknolojisidir. Bu teknoloji o kadar ilginç bir şekilde hayatımıza girmiş ve bizleri yönlendirmiştir ki, mevcut tüm kavramlarımızda ve değerlerimizde değişikliğe neden olmuştur.
İnsanlığın iyiliği için geliştirilen, tüm insanların katkıları ile büyütülen, paylaşıldıkça değeri artan bir iletişim aracının, bir gün kontrolden çıkacağını sanırım kimse tahmin etmiyordu. Bu tıpkı sihirli lambadan çıkan bir cin gibi artık ne lambaya geri dönecek, ne de kontrol edilebilecek durumda. Bu cin bizim hayatımızı bir yandan kolaylaştırırken, bir yandan da karartmaya başladı. İşin daha da ilginç yanı, İnternet hayatımıza girdikçe ondan vazgeçemez bir duruma geliyoruz. Yani yarattığımız şeyi, hem kontrol altına almaya çalışıyor, hem de büyütüp güçlendiriyoruz.
Bu durumun farkına varan bir çok insan da İnternet’i öldürmeden kararsızlaştırma yollarını arıyor. Öncelikle bazı şeylerin İnternet ile değiştiğinin ve kuralları yeniden tanımlamamız gerektiğinin farkına varmalıyız. Gerçek dünyanın değer yargıları, hukuk kuralları ve hatta etik yasaları yeniden gözden geçirilmek durumunda. Mevcut yasaların, etik kuralların ışığında karşılaşılan bu kaosu çözmek mümkün gözükmüyor. Eğer bu kaosu çözmek için mevcut kurallar ile bir şeyler yapılacaksa, bu “steomorfist” bir çözüm arayışından öteye gitmeyecektir. O zaman gelişen bu teknolojinin yarattığı dünyanın kurallarını yeniden tanımlamamız gerekiyor; yazılı olan ve olmayan.
İşin “Hukuksal” boyutu dediğimiz zaman “Yazılı Olan Kuralları” anlıyoruz. Bu kurallar kişilik haklarını ve İnternet üzerinde ticaret yapan kuruluşların haklarını koruyacak yasalardır. Tüm hukuk tarihinde olduğu gibi kanunlarının evrimleşme süreci, kavramların gelişip oturmasının ardından olmaktadır. Şu anda sadece Türkiye’de değil tüm dünyada bu işin hukuksal boyutu tartışılmakta ve yeni yasalar çıkarılmaktadır. Bunda bence en temel nokta hukukun “Delil” olarak kabul ettiği kavramların değiştirilmesi ve yeniden tanımlanmasıdır. Sayısal bir dünyadaki delillerin dayanağını da sayısal olmak durumundadır. Bu aşamaya gelindiğinde de kaçınılmayacak bazı yeni oluşumlardan söz edilecektir. Bunlar İnternet mahkemeleri, İnternet güvenlik güçleri ve İnternet’ten anlayan kanun adamlarıdır. Amerika Birleşik Devletleri’nde bunun ilk adımları atılmış ve sayısal dünyada suç işleyenleri tespit etmeye yönelik profesyonel güvenlik güçleri kurulmuştur.
Yazılı olmayan kurallar ise, çoğu zaman yazılı olanlardan daha önemli ve yaptırım gücü daha yüksektir. Bu kurallar net çizgiler ile çizilemeyen, toplumdan topluma, kişiden kişiye değişebilen kavramlar üzerine oturduğu için tanımlamakta güçlükler yaşanır. Çoğu zaman olması gerektiği hissedilir ama nasıl dile getirileceği bilinemez. Yazıldığı zaman uygulanıp uygulanmadığını denetleyecek mekanizmalar güvenlik güçleri değil, bizzat bunları yaşayanlardır. Bu nedenle etik kurallar bir bakıma kişinin kendi kendine duyduğu vicdani yükümlülükler ile sınırlıdır.Etik kavramı, toplumdan topluma değişiklik gösterebilmektedir. BN nedenle de, gerçek hayatın bir yansıması olan İnternet dünyasının da aynı etik değerlerden oluşan bir çatı altında toplanabilmesi zordur. Bunun yanında ortak payda da ne kadar çok değer toplayabiliyorsak da “Genel Etik” değerlere de o kadar yaklaşırız. Bunların bazıları kendi kendine oluşmuş durumlardır ki birazdan toplayabildiklerimi sizlerle paylaşacağım. Fakat İnternet üzerinde etik kuralların en çok dikkat edileceği yerler olan, haber grupları, listeler ve sohbet odalarındaki davranış şekillerini incelemeliyiz. Bu ortamların her birinin farklı yapıları vardır. Kapalı listelerde liste üyeleri arasında fiziksel dünyada olan yakınlıklar nedeniyle sorunlar çok büyümeden beşeri ilişkiler ile çözümlenebilmektedir. Sohbet odalarında ise genellikle ikili ilişkiler yaşandığından bunlardan doğan sorunlar da çevreyi rahatsız etmemektedir. Pek çok insanın buluştuğu sohbet kanallarında ise bu kanalı yöneten operatör tüm kuralları belirlediği için, değerler bu kişinin koyduğu kurallar çerçevesinde tanımlanmaktadır. Bu değerlere uymayanlar ise doğrudan kanaldan atılmaktadır.
Etik kurallara en çok dikkat edilmesi gereken yerler ise açık listelerdir. Çünkü karşılıklı tartışma konularının yaşandığı ve çoğu zaman da tüm liste üyelerinin şahit olduğu bu ortamlarda çok sık bir şekilde tartışmalar yaşanmaktadır. Genellikle bu listelerin de bir yöneticisi olmakla birlikte, listeden atılma durumu çok nadiren yapılan bir eylemdir. Fakat bu kadar sert bir cezayı gerektirmeyen başka eylemlerle de kişiler tüm liste üyelerini rahatsız edebilmektedir.
Yazılı olmayan etik kuralları yazmaya bizi zorlayan nedenler nedir diye sorduğumuzda yanıt olarak; konuyu yeteri kadar bilmemek, kendini karşısındakinin yerine koymadan hareket etmek, hatalı anlamak ve insani duygularını belli etmeyecek bir perdenin arkasında olmak diyebiliyoruz. Özellikle İnternet ortamında yaratılan perdenin arkasında olmanın insanı çok değiştirdiğini biliyoruz. Pek çok İnternet kullanıcısı amiyane deyimiyle “Gündüz İnsan, Gece Hırt” gibi olabiliyor. Gerçek hayatta tanıdığınız dostlarınızı, bir an geliyor ki hiç tanımadığınızı düşünmeye başlıyorsunuz. Kişilik değişmesi veya bölünmesi dediğimiz kavramların artık psikolojik hastalık sınıfından çıkarılması gerektiğini düşünmeye başladım. Bütün bunlara karşılık insanların gerçek yaşamlarında ne ise İnternet ortamında da o olacağını unutmamak gerekiyor. İnsanlara ne kadar kural koyarsanız koyunuz, gerçek yaşamında kuralları olmayan ve kişiliği gelişmemiş bir kişiyi de İnternet üzerinde eğitmeniz mümkün değildir. Fakat yaptığının ne olduğunu bilmeyen kişileri de uyarmak tabi ki en önemli görevimiz olmalıdır. Konfüçyüs’ün dediği gibi:
Bildiğini bilenin arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni uyandırınız. Bilmediğini bilene öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden kaçınız.
Görevimiz her ne kadar kurallar tanımlayarak insanlara bir şeyleri kabul ettirmek olmasa da, belki bildiğimiz ama dile getirmekte zorlandığımız bazı etik kuralları şöyledir:
Konuşma odalarında veya bire bir konuştuğumuz yerlerde karşımızda
bulunanların özel yaşamlarına müdahale edecek davranışlarda bulunmamak.
Sorularda ve konuşma taleplerinde ısrarcı bir tutum sergilememek.
Kızdığımız insanlara bunu küfürsüz ve saldırgan bir tutum sergilemeden anlatmak.
Mesaj aldığınız kişinin espri anlayışından hoşlanmadığınız takdirde bunu eleştirmeden nazik bir dil ile yanıtlamak.
Size küfürle veya özelinizi ilgilendirecek bir konuya müdahale edildiğinde cevabını daha az kışkırtıcı, sadece saldırgan kişiye yönelik vermek. Konuyu dinleyenleri rahatsız etmeden, genele duyurmadan cevaplamak.
Size saldırmaya devam eden kişiye duyarsız kalmak ve belki cevap dahi yazmamak.
Kızgın olmadığınız veya dikkat çekmek istemediğiniz sürece yazışmalarda büyük harf kullanmamak.
Liste, haber gruplarına bir mesaj gönderirken, bunu okuyacak kişilerin kimler olduğunu bilerek genel etik kavramlarına uygun cümleler seçmek.
Gruplara gönderilen mesajların arkasına büyük bir dosya eklenecekse bunu önceden duyurmak ve sadece isteyenlere göndermek.
Listelere sadece text mesajlar göndermeye çalışmak. Çok yer kaplayan veya bu tip mesajları okuyamayacağını düşündüğünüz kişilere resim, ses ve video görüntüleri göndermemek.
Başka bir mesajın tümünü, mesajınızın içine alıntı yapmadan göndermek. Sadece ilgili bölümü alarak, tek satırlık fikri belirtmek için birkaç sayfa bir mesajı alıntı yapmamak. Mesaj boyutunu boş yere büyütmemek.
Mesaj gönderirken konu bölümünü boş bırakmamak. Gönderdiğiniz mesajın içeriğini anlatacak özet kelimeler ile tanımlayarak mesaj hakkında bilgi vermek.
Listelerde satıcısı veya temsilcisi olduğunuz ürün ve hizmetlerin reklamını yapmamak.
Gönderilen ek dosyaların içinde virüs olup olmadığı önceden taramak.
Virüslü olduğunu düşündüğünüz dosyalar aldığınızda bunu gönderen kişiyi uyarmak ve virüs varsa bunu duyurma işini o kişiye bırakmak.
Kişileri genel listelerde yanıtlarken onun kişisel değerlerine saldırmadan ve kırıcı olmadan yanıtlamak.
Gruplara mesaj gönderirken gereksiz tartışma ortamları yaratmamak. Zaman alıcı boş konularla dikkat dağıtmamak.
Tartışma konusu özelleşmeye başladığında bunu liste dışında devam ettirmek ve liste üyelerini gereksiz yere rahatsız etmemek.
Tartışma listelerinde sorulan sorulara vermeyi düşündüğünüz yanıtların tüm liste üyelerini ilgilendirip ilgilendirmediğini düşünmek. Yanıt özel olacaksa bunu sadece soruyu soran kişiye göndermek.
Liste kullanımı konusunda hatalı davranışlar sergileyen kişileri uyarmak ve gerekiyorsa bu kişilerin liste yöneticisi tarafından listeden çıkarılmasını sağlamak.
Eleştirilerde yıkıcı ve sadece eleştirici bir tutum yerine yapıcı ve yol gösterici bir tavır sergilemek.
İnternet ortamında karşınızdaki kişinin elde ettiğiniz bilgilerini kötü amaçlarla başka yerde kullanmamak. Bu bilgileri çıkar karşılığı satmamak, dağıtmamak.
İnsanların duygusal zayıflıklarını kullananan mesajların dağılmasına olanak vermemek. Örneğin amansız hastalık için yardım veya son isteği yazılan mesajın dünyayı dolaşmasını istemek gibi. Bunların hiç birinin ölçülemeyecek bilgiler olduğunu unutmadan hareket edersek kendi zamanımızı ve başkalarının da zamanını çalmayız ve onların posta kutularını da boş yere işgal etmemiş oluruz.
Spam adını verdiğimiz mail trafiğine olanak vermemek. Bu şekilde mail atanları uyarmak.
İstem dışı gönderilen mesajların arkasına mutlaka buna benzer mesajların bir daha istenip istenmediğini sormak. İstenmiyorsa bu tip mesajları bir daha göndermemek.

3.2.1 Gerçekle Bağ Kurup Korkuyu Yenmeli (Giso Deussen)
Günümüzde internet, efori ile kaygı arasında bir moral sorunu, kamuda heyecan yaratan bir konu haline geldi.
Efori; insanın yapamadığı ancak yapmayı istediği her şeyi, günümüzün iletişim sembolü olarak görülen internetle gerçekleştirmesi.
Slogan şu: İnternetle kurulan iletişimden daha iyisi yoktur. İnternet, bir süper highway, bir veri otobanı. Adeta bir amaç haline gelen bu düşünce, enformasyonların, görüşlerin ve fikirlerin zamansız ve sınırsız değişimiyle neredeyse mitleşmektedir. Hatta Al Gore, çağımızın tüm ekolojik, toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunlarının, iletişimin ve enformasyonun bu süper aracıyla çözümlenebileceğine yemin bile etmişti. Ancak seçimi, Teksas yöresinden bir kovboy karşısında kaybetti.
Diğer taraftan kaygılar da bir şekilde bu araçla bağlantılıdır. İnternet tehditler için bir sembol, hiçbir yetkiye sahip olmayan yabancı güçlerin, insanların en özel, en gizli, en mahrem konularını denetleme, gözetleme, zorla ele geçirme mitosu gibi oldu. Bu bağlamda, özel ve gizli bilgilere sızma, güvenlik önlemlerini çiğneme, internetten yararlanarak işlenen ekonomik yolsuzluklar, çocuk pornografisi, seks ve adi suçlar gibi yasadışı eylemler, toplumu etkileyecek biçimde gündemde yer almaktadır.
Özellikle de gerçekle sanal yaşamın artık ayırt edilemez olmasını sakıncalı buluyoruz. Öyleyse internet bizleri tahmin bile edemeyeceğimiz deneyim çevrenlerinin hayal dünyalarına ya da hiç tanık olmadığımız kaygıların dünyasına doğru mu sürüklüyor?[11]




3.3 Etikle İlgisi Nedir ?
Kaygı ve efori, sorunlara çözüm getirmez. Etik ve ahlakla ilgili alanlarda da. Yunanca kökenli ethos (etik) kavramıyla Latince kökenli mos (ahlak) sözcüğü, insanların birlikte sürdürdüğü yaşamı rasyonel, güvenilir, dolayısıyla da yaşanabilir kılmak için geliştirdikleri alışkanlıkları ve töreleri ifade eder. Bunlar, insanların birbirlerine güvenebileceği bir ortam ve atmosfer yaratırlar. Deneyimler (olumlu ve olumsuz) doğrultusunda sofra törelerinden cana kıymanın yasaklanmasına kadar çeşitli normlar yaratırlar ki bunlar olmaksızın toplu halde yaşamak neredeyse olanaksızdır. Bu, sadece iletişim araçları ve internet için değil, insanların bir arada yaşadığı her alan için söz konusudur. Etik, insanlar arası her tür iletişimi de düzenliyor demektir. Her zaman, yeni araçlar insanların hizmetine sunulduğunda, öncelikle bir kararsızlık, şaşkınlık, değer kargaşası ve telaş yaşanır. Böyle bir durumda yapılması gereken ilk şey, var olan olumlu veya olumsuz yanılgıları ortadan kaldırmak, aşırı heyecandan sıyrılarak gerçekleri görmeye çalışmaktır. Ve gerçekle kurulan bağlantı sonucunda da korkuyu yenmek olasıdır.

4. Sanal Dünyadaki Bilgiye Kullanıcının Yaklaşımı : Güvenilir mi?

Kullanıcılar interneti geleneksel medyanın bir parçası olarak değil, ayrı medya kanalı olarak görmeye başlamışlardır ve sürekli internet kullanıcıları için internet major bir medya kanalı haline gelmiştir.Amerika’da yapılan bir araştırma, aktif internet kullanıcılarının televizyon seyrettikleri zamanın %17’sini internete kaydırdıklarını ortaya koymaktadır.Aynı araştırmada katılımcılara televizyon, radyo, gazete ve internetin daha iyiye mi yoksa kötüye mi gittiği sorulmuş; en çok tercih edilen televizyonun daha kötüye doğru gittiğini düşünenlerin oranı %59 olarak çıkmıştır. Daha iyiye doğru gidişte ilk sayısı %59 ile radyo alırken, internetin daha iyiye gittiğini düşünenlerin oranı %43 olmuştur. Söz konusu verilen pek çok kullanıcı için internetin yeterli ve güvenilir bir bilgi kaynağı olduğunu göstermektedir.

Yapılan araştırmalar internetin ağırlıklı olarak bilgi toplamak amacıyla kullanıldığını ortaya koymaktadır. Flanagin ve Metzger'in 1990'ların sonlarında gerçekleştirdikleri çalışmaya göre, kullanıcılar interneti çoğunlukla bilgi toplamak, bilgi almak ve bilgi vermek ihtiyaçlarını gidermek amacıyla kullanmaktadırlar.
İnternet üzerinde bilginin özgür biçimde kullanılması ve kontrolsüz bir şekilde dolaşıma sokulması hata ve suistimal potansiyelini de artırmaktadır. Kitap, gazete, radyo ve televizyondaki bilgiler genel olarak belli bir kontrol ve doğrulama sürecinden geçtikten sonra okuyucu/izleyiciye ulaşırken böyle bir kontrol, internet için söz konusu değildir. Bazı gazete ve televizyonların internet siteleri temsil ettikleri organlar gibi bilgiyi eşik bekçileri kuramına uygun olarak kontrol sürecinden geçirdikten sonra kullanıcıya ulaştırsalar da bu siteler internet üzerinde var olan bilginin çok az kısmını temsil etmektedirler.
Bazı uzmanlar internet üzerinde hiçbir kontrol olmadan yaşanan serbest bilgi akışı nedeniyle interneti medyanın güvenilirliğini azaltmakla suçlamaktadırlar. Onlara göre basılı medya kaynakları ve onların online versiyonları, profesyonel uygulama standartları ve sosyal baskılar nedeniyle doğru ve tarafsız haber sunarken bu, internet üzerindeki diğer kaynaklar için söz konusu değildir.
Her yeni iletişim teknolojisinde ortaya çıkan güvenilirlik sorgulamasının internet hakkında da gündeme gelmesi üzerine bazı araştırmacılar, kullanıcıların sanal ortamdaki bilgiyi neye göre güvenilir bulup bulmadıklarını ortaya koymak amacıyla çalışmalar yapmışlardır.
Çalışmalarda göze çarpan ilk güvenilirlik kriteri kullanım sıklığıdır.Kullanım sıklığı ile güvenilirlik arasında doğru bir orantı olduğu görülmektedir.Katılımcılar en sık kullandıkları medya ortamını diğerlerine nazaran daha güvenilir bulduklarını ifade etmişlerdir. Ancak bu herkes için geçerli olan bir kriter değildir. Geçmişte yapılan bazı çalışmalarda katılımcılar en çok televizyonu seyrettiklerini ifade ederken aynı oranda güvenilir bulduklarını söylememişlerdir.
Kullanıcının yararlandığı medya ortamı ile ilgili deneyimi bilginin güvenilirliğini belirlemesinde bir başka önemli unsur olarak görülmüştür. Araştırmalarda, deneyimli internet kullanıcılarının bilginin güvenilirliğini daha iyi değerlendirdikleri ortaya çıkmıştır. Flanagin ve Metzger insanların internet kullanımında daha deneyimli hale geldikçe, hangi sitelerin güvenilir, hangilerini olmadığı konusunda bir görü kazandıklarını belirtmektedirler. İnternette her kapı, her adres farklı bilgi yığınını temsil temsil etmektedir. Her kullanımda, hangi kapının hangi bilgiyi temsil ettiğini öğrenen kullanıcı, zamanla aradığı bilgiyi en doğru şekilde hangi kaynaktan elde edeceğini öğrenir. Bu da devamlı kullanıcıları, diğerlerine nazaran bilginin güvenilirliğini değerlendirme açısından daha avantajlı kılmaktadır.
UCLA (University of California, Los Angeles) tarafından yapılan bir araştırma, internet üzerindeki bilgiye, internet kullanıcısı olmayanların, devamlı kullanıcılara göre daha şüpheli baktıklarını ortaya koymuştur. İnternet kullanıcılarının yarısından fazlası (%54) internet üzerindeki bilginin büyük çoğunluğunu ya da hepsini güvenilir ve doğru bulurken, kullanıcı olmayanların yalnızca üçte biri bu görüşe katılmıştır.
Bütün bir ülkeyi veya dünyayı ilgilendiren önemli olaylar esnasında internet üzerindeki haber sitelerinin ziyaretçi sayısının artması, kullanıcının internet üzerindeki bilgiye yaklaşımını ortaya koyan bir başka göstergedir. MSNBC yetkilileri günlük ortalama 300.000 olan ziyaretçi sayısının Clinton ve Lewinsky krizinin ortaya çıktığı dönemde 830.000'e yükseldiğini söylemektedirler. Aynı kriz esnasında CNN'in web sayfasında 12.8 milyon ziyaret gerçekleşmiştir.
11 Eylül saldırıları esnasında ve sonrasında da televizyondan sonra en çok kullanılan haber kaynağı internet olmuştur. Yetişkinler daha detaylı bilgi edinmek, diğer kaynaklarda olmayan bilgilere erişmek ve son dakika haberlerini almak için yükselen oranlarda interneti tercih etmişlerdir.

5. İnternet Etiğine Yönelik Çıkarsamalar
İnternetin sözde yararlılığıyla ilgili, eforiden kaynaklanan yanılgılarla bazen kesinlikle korkudan, ancak çoğu zaman sağlıklı gözlemler sonucunda ileri sürülen karşıt savların karşılaştırılması, internet etiğine ya da siber alan ahlakına yönelik dünya çapındaki çağrıların yerinde ve mantıklı olduğunu göstermektedir. İnternetin kötüye kullanıldığı, hatta ürkütücü olduğunu göstermektedir.
İnternetin kötüye kullanıldığı, hatta ürkütücü olduğu ortadadır, ancak aynı zamanda, sunduğu heyecan verici fırsatlar da açıkça görülmektedir. Yalnız evrensel bir etik ve yeni normlar arayışına girmeden önce, şu an, daha iyi çözümler vaat eden, daha gerekli ve hatta daha da mantıklı olan yaklaşımın, fazla uzaklara gitmeden, modern medya araçlarıyla kurulan iletişimde bazı çağdaşlarımızın doğruluğunu kısmen kanıtladığı normların, öncelikle denenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu arada, internet için önerilmiş pek çok etik içinde, insanlar arası iletişimde her zaman etkili olmuş, insan birlikteliğinin başarısına ve başarısızlığına, mutluluğuna ve felaketine hükmetmiş iki davranış biçimi ilgimi çekiyor. Hem kültürler arasında ve dünya çapında kabul görmüş ve günlük yaşamda somut normları, yani eylemle ilgili direktifleri önceden tahmin eden iki davranış biçimi.[12]
Bu normlar şunlardır : Medyayı kullanabilme becerisi ve saygı.
Her ikisi de kullanıcılar kadar üreticilerle, iletişim içindeki alıcılar kadar vericilerle,gazeteciler kadar okuyucularla, dinleyiciler ve izleyicilerle, içinde bulundukları özel durum ve roller gereği aynı derecede ilişkilidir. Bu normlar, daha doğrusu prensipler, değerlerdeki artışı da göz önünde bulundururlar; kültürler arası iletilebilirler. Her ne kadar bunlar etiğin en alt basamağı sayılsalar da ben, yeterli olduklarına inanıyorum. Ayrıca ve özellikle de her yerde ve herkes tarafından dikkate alınma şansları da yüksek görünüyoru.
Medyayı kullanabilme becerisinin anlamı, medyanın hem hizmet sunanlar hem de kullanıcılar tarafından gerektiği biçimde kullanılması demektir. Saygının anlamı ise sürekli yeni geçerlilik alanları yaratmak zorunda olan kişiler arası ilişkilerle düzenlenmesi demektir.
Saygının geçerli olduğu bu alanda sürdürülen toplumsal diyalog esnasında, yeniden gerekçelendirilmesi gereken yeni normlar oluşabilir;oysa chat-room saygı demektir.İnsanlığın deneyimlerinden süzülerek gelen eski bir ilkeden söz etmek gerekir. “Sana yapılmasını istemediğin şeyi sen de başkasına yapma.”
Sanırım bu ilke örneğin çocuklara şöyle bir soru yöneltilerek kolayca aktarılabilir:” Dışarı çıkıp komşunun evini ya da dükkanını sprey boyalarla kirletmeniz sizce doğru mudur ? Bir web sitesi için de aynı şey geçerlidir. Bu site sizin vitrininizdir ve bu vitrini tabii ki düzenli görmeyi istersiniz.” Bu örnekte her iki prensibi bir arada görmekteyiz: Medyayı kullanabilme becerisi ve saygı.
Medyayı kullanabilme becerisiyle ilgili prensip: Medya aracılığıyla kurulan her türlü iletişimde, tabii ki beceri aranmaktadır; hem iletişim partnerlerinde hem de hizmet sunanlarla kullanıcılarda. Evet, bugün medya kullanımında beceri kazanmak, birincil derecede bir etik sorumluluktur.
Sıkça gündeme getirilen “veri saldırıları” ve patlayan “ veri bombaları” hakkındaki şikayetler, medya kullanımındaki yetersizliğin sonucudur. İnsanları felakete sürükleyen, ağ teknolojinin özde kötü olması değildir. Bu daha çok, pek çok bilgisayar kullanıcısının, hatta profesyonelleşmiş pek çok kişinin, internetin sunduğu yönlendirme sunularından gerektiği gibi yararlanmamasından kaynaklanmaktadır.
Medyayı kullanabilme becerisini kazandırma, her şeyden önce okulların yerine getirmesi gereken bir görevdir. Eğer Joseph Weizenbaum internetin dev bir pislik yığını olduğunu, ancak dünya çapındaki bu veri ağında birkaç da incinin bulunduğunu söylüyorsa bunun anlamı incilerin yalnızca doğru soruları sorma becerisiyle bulunabileceğidir. Bunun için de tabii ki okullarda ve üniversitelerde eleştirel düşünebilme yetisinin geliştirilmesi gerekir.
Bugün için medyayı kullanabilme becerisinin anlamı, bilgi toplumunda okuma yazma becerisine yönelik talebin hâlâ artmaya devam etmesi demektir.
Edebiyat bilimcisi Willi Van Peer’e göre “Bilgi toplumu için okumak anahtar konumunda bir niteliktir.” Bu nedenle de okullara daha gazla bilgisayar, monitör ve klavye taşımanın gereksiz olduğunu ve özellikle de matematik ve anadilin öğretildiği derslerin iyileştirilmesinin zorunlu olduğunu ifade eden Peer, “Analitik becerileri geliştirmeliyiz.”
Eğitimbilimci Hartmut Von Hentig de çocukların eğitiminin bilgisayara bırakılmasından yana değil. Ailelerin ve okulların, çocuklara yaşamları için gerekli deneyimleri aktarmalarını salık vermekte ve kültürün üç tekniği;okumayı,yazmayı, ve hesap yapmayı öğrenmek dışında çocuklara, anlamayı, karar vermeyi ve sabırla gözlem yapabilmeyi kazandırmanın öneminin de vurgulamaktadır.
Görüldüğü gibi medyayı kullanabilme becerisi fazlasıyla kapsamlı bir eğitimi gerektirmektedir; tek bir alanda uzmanlaşmış kişilere göre bir iş değildir.[13]








6. SONUÇ
Bilgi ve iletişim teknolojileri, değişimini sürdürmeye devam ettirmektedir ve şu ana kadar gelinen nokta, gazetecilere daha fazla insana daha kısa sürede ulaşma imkanı vermektedir. Gazeteciliğin asıl değerleri, internetin sunduğu imkanlarla birleştiğinde daha iyi gazetecilik için önemli fırsatlar ortaya koymaktadır.
İnternet artık gazeteciliğin önemli bir parçası haline gelmiştir. Sadece haber aktarmak için değil, haber yapmak amacıyla bilgi toplamak için de gerekli bir nitelik kazanmıştır. Yeni gazetecilere verilen eğitim şu ana kadar gelinen noktayı da içine alacak şekilde düzenlemeli ve öğrencilere yenilikler içinde hazırlıklı olmaları gerektiği anlatılmalıdır. Çünkü devam eden değişimin gazetecileri nerelere götüreceğini kestirmek gerçekten güç görünmektedir. Belki birkaç yıl sonra insanlar tüm haberleri cep telefonlarından takip etme imkanına sahip olacak (ki şu anda bile cep telefonundan haber aktarımı kısmen de olsa gerçekleşmektedir.); belki de cep telefonu haberciliği gibi bir kavram ortaya çıkacak. Adı ne olursa olsun, teknolojik gelişmeler gazetecilerin mesleki açıdan zenginleşmesine yardımcı olmaya devam edecek gibi görünüyor.
İnternet, kendine özgü yapısından dolayı, sadece mevcut kitle iletişim araçlarından çıkan enformasyonun yayılmasına olanak veren bir araç olarak kalmamış aynı zamanda enformasyonun yeniden üretildiği ve yeni biçimlerde sunulduğu bir ortam haline gelmiştir. İnternet gazeteciliği ile de iletişim alanına yeni kavramlar, yeni tanımlar, yeni boyutlar kazandırılmıştır. Ayrıca kitle iletişimi daha özgür, daha demokratik ve interaktif yapıya bürünmüştür. İnteraktif katılımcılığa artıran, katılımcı demokrasiyi oluşturan bu bağ, gitgide büyümektedir. Bu yeni teknolojide mesajın denetlenmesi , düzeltilmesi, alınması daha kolay olmuş ve geri besleme belki mesaj kadar önemli hale gelmiştir. Böyle bir medyanın herkesçe kullanılabilmesi, her yaşa hitap edebilmesi kullanımını ve gücünü arttırmıştır. Öyle ki web erişimi, doğrudan doğruya her vatandaşı bir muhabir yapmıştır. Kendi internet sitelerini açanlar, cep telefonlarıyla bir olayı anında görüntüleyip internette yayınlayanlar gün geçtikçe çoğalmaktadır. Gelecekteki iyiye mi, yoksa kötüye mi gideceğini bilemediğimiz gazeteciliği, artık herkese malolmuş bir meslek olarak görmemiz gerekiyor.
Günümüzde internet teknolojisi, dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok kısa zamanda benimsenmiş ve birçok endüstri alanlarında bilgi ve iletişim aracı olarak kullanılmaya başlamıştır. Bugün kağıda basılı olarak yayımlanan gazeteler, çeşitli dağıtım zorluklarından dolayı ancak dar bölgelere erişebilmektedir. Buna karşılık internet üzerinden yayınlanan gazetelere dünyanın her yerinden anında erişmek mümkündür. İnternet gazetelerinin diğer bir üstünlüğü ise, geleneksel gazetede, günlük haberler bir gğn sonra bazen de iki gün sonra okuyucunun önüne geliyor. İnternet gazeteciliği ise haberi sıcak takip ediyor. Günün haberlerini aynı gün okuyabiliyoruz. Bunun yanında ücretsiz olması, yerel değil tüm dünyada izlenebilir olması, spor, siyaset ve yaşam gibi istenilen alanda tarama özelliğinin bulunması özellikle ülkemiz yazılı gazeteleri karşısında fazlaca bir üstünlük sağladığı söylenemez. Bunda internetle ilgili fiziki şartların yanı sıra haber portallarının içerik sunumları, kurumsallaşamayışları, aynı kaynaklardan beslenmeleri, denetimsiz olmaları, güvenirsizlikleri ile toplumun kültürel, ekonomik, ve eğitim bağlamında interneti algılayış biçimleri gibi bir çok sorun yatmaktadır.
İnternet yayıncılığının avantaj ve dezavantajlarına rağmen dünyada gazetenin durumu ve geleceği konusunda yapılan araştırmalar gazetenin yeni iletişim ortamına ayak uydurmak için rol değştirmesi sürecinin başladığını göstermektedir.
Gazetenin sıcak haber verme üstünlüğü radyo, televizyon ve internete kaptırmasıyla, gazeteler artık okur adına haber seçme işlevini yavaş yavaş bırakmak zorunda kaldı. Tirajların artmadığı, yeni gazetelerin çıkmadığı, gazete alan ev oranının düştüğü, gençlerin gazete okumadığı, yeni medyanın gazetelerin ekonomik tabanına kemirdiği günümüzde, gazetenin yeni işlevi, enformasyon seline uğramış dünyada artık güvenilir bir rehber olmaktır. Değişen teknoloji, yaşam tarzları, ekonomik olgular karşısında tüm cephelerde gerileyen gazeteler bazı gözlemcilere göre uzun bir süre daha dağıtılmaya ve para kazanmaya devam edecekler ama hiçbir zaman eski egemenliklerini kuramayacaklar. Ancak, güvenilir gazetecilik başlıca can simitleri olacak. Kısacası fiziksel sınırların ve kısıtlıkların kalktığı böyle bir zeminin imkanlarından faydalanarak farklı bir gazeteciliğe varmaktan başka seçenek görünmemektedir.

















KAYNAKÇA








Ahmet Turan Köksal, Dilek Oktay, Serap Eser, Kim Korkar Bilgisayardan: İnternet, Pusula Yayıınları, S.15
Bülent Mumyay, İstanbul Üniversitesi, Tez s. 24
GEZGİN, Suat (2002). “Geleneksel Basın ve İnternet Gazeteciliği”, İnternet Çağında Gazetecilik, Metis Yayınları, İstanbul GÜRCAN, Halil İbrahim (2005).
Gürcan, Halil İbrahim (2005)“İnternet Gazeteciliğinde Etik Değerler”, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, Sayı 22
GÜRCAN, Halil İbrahim, “İnternet Gazeteleri İle Klasik Gazeteler Arasında Karşılaştırma”
http://www.hakankara.net/bilgi/ders1/dijital.htm
İnternete Giriş PC Net Dergisi, İstanbul Sayı 17 Şubat 1997 ss. 113
İstanbul
Juan Emriquez “Gelecek Peşinizde”, Çeviren Sıla Okur, Eczacıbaşı Yayınları, İstanbul, 2003
KÖROĞLU, Osman (2005). “Gazetecilik Hangi Derde Devadır? Zaman Gazetesi, 5 Ağustos
Murat Cellat, 21. Yy Gazeteciliği Araştırma Projesi ss. 10.11.12.13.14
Sedef Bahtiyar, Marmara Üniversitesi 21. Yüzyıl Gazeteciliği, Lisans Tezi,İstanbul, 2002, ss.28,29,30,31
Serhan Yedig – Haşim Akman, İnternet Çağında Gazetecilik, Metis Yayınları, 2002
SIRMALI, r. Meltem Kavcar “İnternetin Sosyalliğe Etkisi”,
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı: 22 yıl :2007/1 (123-149 s.)
TİMİSİ, Nilüfer (2003). Yeni İletişim Teknolojileri ve Demokrasi, Dost Yayınevi, Ankara
TOKGÖZ, Oya (2000). Temel Gazetecilik. Ankara, İmge Yayınevi
Türkiye Gazeteciler Hak ve Sorumluluk Bildirgesi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayınları:54, İstanbul, 1998,s.13
ÜSTÜN, İsmail (2001). İnternet Üzerindeki Medya, Tez Çalışması, Marmara Üniversitesi
www. feedmag.com/invent/ledbetter.htm
YERLİKAYA, İlhan (2004). “İnternet Gazeteciliği ve Geri Besleme”, Medyada Yeni Yaklaşımlar, Eğitim Kitapevi, Konya

[1] Nurdoğan Rigel, Elektronik Rönesans, İstanbul,Der Yayınları, 1991,ss.185.
[2] http://www.bilkent.edu.tr 15.01.1999 ( Akgül Mustafa TT, Turnet ve IXP, BT/Haber, İstanbul Temmuz 1997
[3] Murat Cellat, Araştırma Projesi, 21. Yy Gazeteciliği, ss. 12,13
[4] Hakan Kara Makalesi, İnternet, Gazetecilik ve Yeni Olanaklar
[5] Murat Cellat, Araştırma Projesi, 21. Yy Gazeteciliği ss.10,11,12
[6] İnternete Giriş, PC Net Dergisi, İstanbul, Sayı 17 Şubat 1997 ss. 113
[7] Billy Baron, İnternet, çev. Nezihe Bahar, Devrim Türkmen, İstanbul Sistem Yayıncılık, 1. Basım, 1998, ss. 4.
[8] Murat Kırdı, İnternet Gazeteciliği ve Haber İçerikleri, İstanbul Üniversitesi, İstanbul, 1999, ss. 16
[9] Nurdoğan Rigel, Elektronik Rönesans, İstanbul Der Yayınları, 1991,ss.185
[10] Serhan Yedig Haşim Akman, İnternet Çağında Gazetecilik, Metis Yayınları, 2001, ss. 110.
[11] Giso Deussen, makalesi, İnternet Çağında Gazetecilik, ss. 111.
[12] Halil İbrahim Gürcan, Sanal Gazetecilik, Anadolu Üniversitesi Yayınları:1089,Eskişehir,1999,s.38
[13] Türkiye Gazeteciler Hak ve Sorumluluk Bildirgesi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayınları:54, İstanbul, 1998,s.13