22 Şubat 2014 Cumartesi

“İslam Sanatı İnancımı Artırıyor”



Kanadalı Hristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen sanat tarihçisi Laurelie Rae (25), 17 yaşında İslamla tanıştı. Rae, iki yıldır İstanbul Tasarım Merkezi'nde İslam Sanatı ve Geometrik Desenler Çalıştayı'nda ders veriyor. Müslüman Rae, “Geleneksel İslam sanatlar benim dinime ve inancıma bambaşka bir perspektif katıyor. Benim inancımı artırıyor. bu yüzden 2 yıldır Kanada'dan İstanbul'a geliyorum." dedi.

Rae, sanatçı olarak İslam'ı tercih ettiğini söylerken kendisine sanatın haram olduğu bile söylenmiş. Ancak Rae bu olumsuzluklar karşısında Allah'a doğru ilerlemenin doğru olup olmadığı konusunda bol bol dualarda bulunmuş.     

Laurelie Rae, İslam'a yönelmeden önce bile sanattaki çekiciliğin kişinin kendisinden gelmediğini hep düşündüğünü dile getirdi. Cami mimarisine merak salan Kanadalı Laurelie, zamanla bu merakı  bir tutkuya dönüştü.  Sanatta maneviyatın varlığına değinen Müslüman genç kız, İslam ve sanat arasında zengin ve anlamlı bir bağın olduğuna da dikkat çekti.

Müslüman olduktan sonra sanata ilgisi artan Rae, özellikle; tezhip, seramik ve çini gibi alanlarda özel öğretmenlerden ders aldı. İslam Sanatı’nın kendisine çok mantıklı ve doğal geldiğini belirten sanatçı Rea, “Geleneksel sanatlar benim dinime ve inancıma bambaşka bir perspektif katıyor.” dedi. Rae, asıl görevinin ise Müslümanların evine sanatı götürmek ve hitap ettiği kitleleri kendi içinde diyaloğa sevk etmek olduğunu ifade etti.

Laurelie'nin ayrıca Kanadalı Müslümanların ibadet alanları ve kadınların camilerdeki ibadet alanıyla ilgili projeleri de var. Rae, Montreal'de İslam Sanatı hakkında yeterli kaynağın olmaması yüzünden İstanbul'a taşındı. Şu an İstanbul Fatih'te bulunan İstanbul Tasarım Merkezi'nde İslam Sanatı ve Geometrik Desenler Çalıştayı'nda öğrencilere dersler veriyor.

 Geometrik Desenler Çalıştayı Türkiye'de Bir İlk

 Batı dünyası bizim eserlerimize bizden daha çok vakıflar ve bizim yapmamız gerekeni onlar yapıyor diyen İstanbul Tasarım Merkezi Genel Koordinatörü Nihal Alodalı,” İslam Sanatı ve Geometrik Desenler Çalıştayı Türkiye'de bir ilk ve bunun Laurelie gibi birisinin başarması ibretlik bir durum.” şeklinde konuştu. Alodalı, “Biz bu açığımızı fark ettiğimizde İslami ve genel değerlerle ilgili yoğun çalışmalar başlattık, bu yüzden, İslami sanatların yanı sıra, Osmanlı mimarisi,fotoğraf ve grafik atölyeleri açtık” ifadesini kullandı.


Rasathane Sanatseverlerin ilgisini bekliyor




İstanbul Modern Fotoğraf Bölümü Yöneticisi Sena Çakırkaya’nın küratörlüğünü üstlendiği Rasathane Sergisi, İstanbul Modern’de 27 Nisan 2014 tarihine kadar yer alacak.

İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’de Barbara ve Zafer Baran’ın Rasathane sergisi 1999’dan günümüze son dönem ortak üretimlerinden bir retrospektif sunuyor. Baranların çalışmaları; “arkeolojik bir kazının en üst tabakası” olarak nitelendirdikleri, 11 seriden oluşan bu sergiyle, Türkiye’de ilk kez kapsamlı biçimde sergilenecek.  1981’den bu yana birlikte çalışan Barbara ve Zafer Baran’ın çalışmaları, yaşamın içinde gizli kalan basit, sıradan ve minimal olanı; sanat tarihi, doğa, bilim ve teknolojiyle iç içe, imgeler yaratarak, deneysel uygulamalarla görünür kılıyor. İkilinin çalışmalarının merkezinde her zaman “en saf haliyle fotoğraftan aldıkları haz (izleme ve dönüştürme edimi)” var.

Baranların yapıtlarında kullandıkları teknikler, gereçler ve süreçler çok sayıda temaya hizmet ediyor. Görüntü üretme gereçlerinin mümkün olduğunca basit olmasını tercih ediyorlar. Kameralı ve kamerasız fotoğraf tekniklerini kullanan Baranlar, çalışmalarında deneysel yaklaşımlarını anlatıyla zenginleştiriyor. 

İşlerinin kalbinde “zaman” var

Baranlar’ın gördüklerinin ve düşündüklerinin birer yansıması olan işlerinin kalbinde, “zaman” yer alıyor. Zamanın geçmesiyle oluşan doğal yıpranmayı ve aşınmayı, geçiciliği, dönüşümü, doğanın kırılganlığını, insanoğlunun dünyadaki etkisini estetik olarak yeniden görselleştirerek belgeliyorlar: Arkeolojik alanlarda bulunan taş ve kaya parçaları, çürümekte olan  çiçekler, göz alıcı ama zehirli egzotik çiçeğin derinlikleri, parklarda istenmeyen yabani otlar, uçağın içinden şehirlerin kuşbakışı görüntüleri, ay ve yıldızlardan yayılan ışıklarla yaratılan farklı formlar ve ayın denizdeki yansımalarında saklı doğal çizimler hep bu belgeleme çabasına birer örnek teşkil ediyor. Baranlar “zamansızlığın ve sükûnetin peşinde”, nesneleri ve “aralarındaki” uzamları gözlüyor, kendilerine özgü yöntemleriyle insanın varoluşunun ve etkileşimlerinin izlerini kayıt altına alıyor. 

1998’de Royal Mail (Birleşik Krallık Posta Kurumu) tarafından fotoğrafın icadı konusunda talep edilen çalışmaları dolayısıyla inceledikleri, fotoğrafın öncülerinden William Henry Fox Talbot’ın fotojenik çizimlerinden esinlenerek, negatif-pozitif tekniğini yorumladıkları yöntemi, sonraki üretimlerinde de farklı konularla sürdürüyorlar. Fotogramın güncel bir yorumu olarak kabul edilebilecek bu teknikle; doğanın kırılganlığı, içeriğe hiçbir müdahalede bulunulmadan, dolaysız bir şekilde aktarılıyor.

Sergiye ismini veren Rasathane 7 adlı (2002) fotoğraftaki nesne, Zafer Baran’ın babasının İzmir’de 1960’lı yıllarda inşa ettiği rasathaneyi yıllar sonra ziyareti sırasında çiftin dikkatini çeken, bahçedeki ağaçtan düşen bir elmaya ait. Elmanın tepeden çekilmiş bir görüntüsü olan fotoğraf, Baranların çalışmalarının temelini oluşturan gözlemleme, nesnelere yöneltilen farklı bakış açıları ve daha sonraki gökyüzü temaları için de bir haberci işlevi taşıyor.

Ahmedi Xani Rahmetle Anıldı



 İstanbul Fatih Ali Emir Kültür Merkezi’nde Kürt edip, şair, tarihçi ve mutasavvıf Ahmed-i Xani için özel bir panel düzenlendi. 

Panele, yazar Müfit Yüksel, Mardin Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kadri Yıldırım ve Alparslan Üniversitesi Araştırma Görevlisi Ayhan Tek katıldı. Yoğun katılımın gerçekleştiği panelde Ahmed-i Xani’nin hayatı,  görüşleri, ilmi ve edebi konuşuldu. 

Panelin yöneticiliğini yapan yazar Müfit Yüksel, 70’lı ve 80’li yıllarda bu tür etkinliklerin yasak olduğunu belirterek şimdilerde yapılabilmesinin gurur verici olduğunu söyledi.
Yüksel, Xani’nin soyadının Xanik  köyünden geldiğini kaydederek “ Türkiye’de 3 tane Hanik Köyü var, Ahmed-i Xani’nin bu köylerden hangisinde dünyaya geldiğini ne yazık ki bilemiyoruz. “ dedi.

Panelde söz alan Mardin Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Kadri Yıldırım, Bediüzzaman Said Nursi’nin Ahmed-i Xani’nin Ağrı Doğubeyazıt’taki türbesinde gece gündüz ibadet ettiğini vurguladı.

Yıldırım, “Bir İslam alimini olduğu gibi kabul etmeliyiz. Türk alimlerini de Kürt alimlerini de bir bütün olarak alınması lazım, öyle işimize gelen yönleri alırsak bütünlük bozulur.”  diyerek konuşmasını tamamladı.

Ahmed-i Xani’nin Mem ü Zin mesnevisinin bir çok dile çevrildiğini söyleyen Alparslan Üniversitesi Araştırma Görevlisi Ayhan Tek, bu eserin bir sembol haline geldiğini ifade etti. Tek, Mem ü Zin eserinin Türk Edebiyatı’na da katkılar sağladığını sözlerine ekledi.
En bilinen eseri, Kürtçe’nin Kurmanci lehçesiyle yazdığı ‘Mem u Zin’ olan Ahmed-i Hani, başta Kur’an-I Kerim Tefsiri olmak üzere 91 cilt eser yazmıştır.

19 Şubat 2014 Çarşamba

Mark Zuckerberg, WhatsApp'ı Satın Aldı

Dünya'nın en büyük sosyal paylaşım ağı olan Facebook, WhatsApp'ı yaklaşık 16 milyar dolarlık yüksek bir ücretle satın aldı. Alman gazetelerinin son dakika olarak  verdiği haberlere göre her iki tarafta pazarlıkta anlaştı.

Çarşamba akşamı yapılan sözleşme Amerikan borsasına bildirildi. Mesaj yazmak ve fotoğraf paylaşımı için ideal olan WhatsApp'ın alınma sebebi, Facebook'un sahibi Mark Zuckerberg'in " WhatsApp yollarda milyarca insanı birbirine bağlıyor" sözünün etkili olduğu öne sürüldü.