29 Temmuz 2012 Pazar

Kapitalizm'in Tabanı:Bat-man (Yarasa Adam)



Her kahramanın farklı bir vuruş tekniği,
değişik bir amacı vardır. Kahramanlık öyle kolay kolay kazanılmadığı gibi namı da hızlıca ortadan silinmemektedir. Biz çok kahramanlık hikayesi dinledik, ekranlarda şekil ve şemalarına çok rastladık. Superman, Spiderman, Hulk...Fakat bu söz etmeye çalıştığımız kahraman onlar gibi süper güçlere mazhar olmayan bir kimliğe sahip.


Evet, Batman diğerleri gibi olağanüstü güçlere sahip olmayabilir ilginç yaratık kılıfına bürünmeyebilir, hatta Christopher Nolan'ın harika üçlemesinden anladığımız kadarıyla filmlerde sıradan bir kişi olabilir.Etrafında olup bitenler karşısında seyirci kalmak istemeyen duygularının harekete geçmesinden sonra adaleti sağlamaya çalışan bir kavramdır aslında Batman. 








Adaletsizlik söz konusu olduğu zaman, bu durum karşısında mücadele edilir, göz yumulmaz. Hal böyle olunca ortaya binlerce seçenek çıkabilir konumuz Batman olduğu için ordan devam etsek daha doğru olur.


Christopher Nolan'ın üçlemesi niteliğindeki son filmi The Dark Knight Rises de bu sıralarda vizyona girmekte.
Film eleştirmenleri tarafından tam not alması ve Batman Begins ve The Dark Knight filmlerinde olan harikuladenin devamında neler olacağını merak eden hayranlarının bu son filmi için beklentileri oldukça büyüktü. Amerika galasında yaşanan olayın gölgesinde kalmayıp hemen 1. hafta dünyada büyük ses getirdi.
Dünya'nın en önemli film sitelerinden Imdb'de 10 üzerinden 9 puan alması da bu filmin başarıının başka bir göstergesi olmalı.


Hiç bir şey göründüğü gibi değildir, filmlerde sahtekarlıklar, sinsi planlar, çakallıklar vardır. (Jokere selam olsun,saygılarımızı sunuyoruz) Bu düzmece oyunlar peşpeşe devam edilir, izleyici bir nevi sadece başrollerin değiştiğini görür maskeler değişir sistem aynıdır. Misal Joker gitti yerine Bane geldi, Her bir filmde geçmesi gereken bir engel, önünde yeni bir macera, hedefinde bazı hamleleri aşmak gerekmektedir.
Filmlerde bir sürü subliminal mesaj var gördüğümüz kadarıyla nitekim Nolan'ın bir ropörtajında "Anlayan anladı" demesi bizleri haklı çıkarttığı manasını taşımalı.


Filmin fantastik kokusunu algıladığımız zaman karşımıza göz zevki için fena sayılmayacak bir tablo ile karşılaşırız. Filmde çok sık gördüğümüz New York'un filmdeki adıyla Gotham kentinin gökdelenleri manzarasına diyecek de yok doğrusu.. En iyi uçaklarla en iyi sisli havayla yağmur karışımıyla gerçek hayat mı fantastik bir ortam mı diye sorası da geliyor izleyicinin..




Manhattan, Manhattan olalı böyle bir atmosfer görmedi.


Bu aslında filmin ve Amerika'nın değişen dünyasının da özetidir. Nolan, Batman'ı aslında kahramanlık rüyaları gören Amerikan toplumunun gündüz uyanınca aynada görmek istediği yüzü yapmak istemiştir. Her zaman güçlü, yaptıklarını sorgulayan, gerektiğinde kendinibir hiçliğe bile mahkum edebilecek, ulaşılamaz zirvede, yer alan bir şövalye gibidir. Konuşmasındaki şiddete varan vurgu ve yaptıklarında bulduğu emin hali son zamanlarda amerikan sinemasının içine düştüğü toplu terapi seanslarından birine ortasına düşürür bizi. Bizim tanıklığımız yirmibirinci yüzyılın serüveninin yolunu belki de hani o bizim Brazil ve Monty Pyton serisinde bulduğumuz gariplikler ülkesinin ışıklı taraçasına çıkarır.



Konuyla alakalı olarak sinema eleştirmeni usta yazar Nedim Hazar da şöyle buyurmuş: 
"Christopner Nolan, hiç bir şey yapmamış olsa bile sadece bu 'kent' üzerinden zorlayarak yaptırmaya çalıştığı batı uygarlığını okuma çabası bile tek başına saygıyı hak ediyor bence. Gotham, artık sıradan bir çizgi-şehir değil, kapitalizm ve batının sembol şehri. İnsanları mutlu gibi görünen ama gerçeğin asla böyle olmadığı bir sahte, karton kent! "

Filmin konusuna gelecek olursak, Joker'in yerine geçen Bane'nin doğrudan kötü adam oynaması ve fiziki güce inanması Joker'den farklı olduğunun ufak işaretleri olarak algılanmalı. Arkasına aldığı destekle beraber çete liderine özenmesi ve bunu başarması filme katılan başka renkler diyelim ve Bane kendi haline bıraklım çünkü Joker dikkat edilirse samimi değildi bu ise daha samimi ve daha gerçekçi.




Filmin diğer oyuncularını iki sınıfa ayırabiliriz aslında:
1- İyiler
2- Kötüler

Filmin en önemli noktalarından bir tanesi stadyum bombalanmasını  " Büyük bomba öncesi yapılan saldırılarda, en görkemli çöküşün bir Amerikan stadyumunda olması boşuna değil mesela. Üstelik milli marşları okunurken. O, ne etkileyici bir andır. Marş okuyan çocuk, gururla izleyen dev gibi iri cüceli Amerikan topçuları, seyirciler ve görkemli çöküş! " şeklinde değerlendirmiş Nedim Hazar. Katılmamak elde değil.


Wall Street Baskını'na ne demeli peki ? Çünkü yakın geçmişte bu olayın benzeri yaşandı ve burdaki gönderme gerçekten ibretlik...


Batman burjuvayı temsil etmekle kalmıyor, kapitalizmin doruğa yükseldiğini bize hatırlatıyor aslında,  Maskesini çıkardığı zaman paranın güç olduğunu bu yüzden lafı her şey para için demeye kalkışması da kapitalizmi tanıtıyor..

Filmi özü: "Hepimiz sistemin birer parçasıyız" 



Kedi Kadının çocuktan aldığı elmadan bir ısırık alması Apple için hazırlanmış bir subliminal mesaj olabilir mi ?


Son cümleyi, Nolan'ın dediği gibi "Anlayan anladı." :)))





























Hiç yorum yok: