22 Aralık 2011 Perşembe

Doğallık, Doğruluk ve Dürüstlük (3D)

Doğal olmak insanın kendisini olduğu gibi göstermesidir. Başka bir deyişle yapmacıklı hareketlerden,davranışlardan uzak durup taklitçiliğe ve özentiliğe mahal vermeden daha doğrusu tribüne oynamadan insanların sade haline "doğal" diyebiliriz. Doğallık ise doğal olmayı kapsayan bir bütündür.

Doğal olmanın tersi de taraflı olmaktır, yapmacıklı olmaktır, sade olmamaktır, kendini kandırmaktır veya karşısındakini kandırmaya çalışmaktır, kendini beğendirmek için  başkasına renkli görünmeye çalışmaktır ve bunun için çabalamaktır, menfaatini kaybetmemek için yalan söylemektir, sahtekarlığa başvurmaktır,

Peki insanlar neden doğal olmayı değil de genelde tersini yaparlar ?
Bunu yapmalarındaki amaçları ne ?

Doğallık kötü bir kavram değilse doğallığa ulaşmak için neden çaba harcamazlar ?
En doğal, en yalın halinle sevilmek varken, neden yapay olmayı seçer insanlar?

Çevresel faktörler, ailevi sorunlar, okuldaki arkadaşların tavırları ve bireyin onlarla olan iletişim problemleri, fabrikadaki iş arkadaşlarıyla arasındaki maddi ve manevi hususlar, ekonomik sorunlar, siyasi açıdan gösterdiği hassasiyet gibi gündelik hayatımızda yakamızı bırakmayan veya hep karşılaştığımız bu ve daha niceleri gibi durumlar karşısında doğal olmayı yitiririz. Hatta bunların üstesinden gelebilecek güçte bile değiliz belki . İnsanlar hayatın bu zorlulkları karşısında doğallılıktan ödün verir peki bu ne kadar doğru bu kısmının da ayrı tartışılması lazım. Çünkü doğal olup üstte sıralanan maddelerin haddinden gelinemez mi ?

Insan maddi ve manevi çıkarı için doğru olmayı bir kenara iter. Çok bilmişlik havası verebilir, kendisinin zengin olduğunu işaret etmeye çalışabilir,  1-2 kilo boyayla güzel olduklarına inanıp karşılarındaki insanları inandırtmaya çalışırlar, işe girmek için yalakalık yapabilirler mülakat anında, daha iyi not vermesi için öğretmenine hediye verebilir kendisini ona sevdirmek için hep sahte yollara başvururlar

Doğallık kavramının bilincinde olmayıp hep farklı maskeler takarlar.

Insanlar doğal olarak dünyaya gelir, belirli bir yaştan sonra çıkar meselesi devreye girince doğallıktan ödün verirler, Bunu önlemenin yolu çok zor olsa da her zaman ki gibi umutlu olmak gerekir, kendi fıtratını göz önünde bulundurarak, vicdanın sesini dinleyerek , çok okuyarak, çıkarları pahasına adil olarak doğallığını koruyabilir insan.. Böylece mutluluğu ve huzuru da yakalar çünkü vicdanen rahatlamıştır.

"Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol" demiş Mevlana.

Doğal olmak insanı doğruluğa götürür, çünkü yanlışıyla gerçeği karşısındaki insan kabul eder, doğal olanın ardında art niyet aramak hatalıdır ve abestir. Doğal olmak sadedir saftır o yüzden doğruluk ölçütüne de tamamen inanmak gerekir.

Doğruluk, haktır, haklı olana hakkını vermektir yapay insanların dışında olanlar doğrudurlar ve diğer insanları da dürüstlüğe götürürler.

Dürüstlük doğal olmanın ve doğruluğun toplamıdır bir nevi...













Hiç yorum yok: