Dünyada giderek yaygınlaşan ve ölümcül hastalıklarda ilk sırada yer alan
kansere karşı iyi bir mücadele verip kazananların dikkat çektiği en
önemli konu, moral ve motivasyon. Kanserin üstesinden gelenler, iyileşme
umudu ve güçlü bir maneviyatın doktor ve ilaç kadar önemli olduğunu
söylüyor.
Dida Kaymaz Kocaömer, 26 yaşında kansere
yakalanır. Mide, kolon, karaciğer, beyin ve akciğerini saran bu amansız
hastalık nedeniyle 6 aylık ömür biçilir. Azmi ve inancıyla tüm bu zorlu
sürecin üstesinden gelir. Şimdilerde kendisi gibi birçok hasta için
örnek olan Kocaömer, kanser sürecinde hayata küsmeyip, motivasyonu
yüksek tutmayı öneriyor.
Kocaömer, yaşadığı süreci şöyle
anlatıyor: “Geçen 10 sene zarfında bir insanın yaşayabileceği ve
sabrının sınanacağı her kanser aşamasını yaşadım. İlk başlarda 180 gün
ömür biçildi. Kanser başladığı gibi durmadı, birçok organıma sıçradı.
Beynime bile metastaz yaptı. Çok şükür Allah’a, bana mücadele etme gücü
verdi ve sevdiklerimin bana gösterdiği koşulsuz anlayış ve sevgiyle çok
küçük bir akciğer tümörü ile yaşamaya devam ediyorum. Geçtiğimiz
günlerde de yoğun bir tedavi sürecini tamamladım, tedavim aralıklarla
devam edecek. Doktorlarımın öngörülerine göre, aylarla tanımlı bir süre
sonra bu hastalığa veda edebileceğim inşallah.” Yaşadığı bu 10 yıllık
süreci örnek olması için kaleme alan Dida Hanım’ın yakında bir de kitabı
çıkıyor. Kocaömer, kitapta kanser sürecine ve bu süreçte yaşadıklarına
yer vereceğini belirtiyor.
HASTALIĞIMA RAĞMEN SOSYAL HAYATTAN KOPMADIM
Henüz
lise birinci sınıfta öğrenciyken kemik kanseri olduğunu öğrenen Erdinç
Yumuşak (32) ise bacağının koparılacağını söylemelerine rağmen moralini
bozmadığını ve kansere karşı verdiği mücadeleyi kazandığını söylüyor.
Yumuşak, “Kanserle tanıştığımda 15 yaşındaydım fakat hep kurtulacağım
diye düşündüm. Hep bu bilinçle hareket ettim. Hiçbir zaman moralimi
kaybetmedim. Ailemden ve arkadaşlarımdan destek aldım. Kanserliyken hiç
sosyal yaşamımdan uzak durmadım. Gelip geçeceğini düşündüm hep. Umudumu
daima korudum. Ameliyat kadar manevi kuvvet de önemli.” ifadelerini
kullanıyor.
2011 yılında kanser olduğunu öğrenen İstanbul
Üniversitesi İşletme Bölümü öğrencisi Ulaş Akçakaya (28) da hastalığını
öğrendiğinde güçlü olmaya çalıştığını ve çok dua ettiğini söylüyor.
Akçakaya, “Nefes almakta zorlanıyordum. Doktora gittiğimde vücudumdan
parçalar aldılar ve kanser olduğumu söylediler. Hemen ameliyat olmam
gerektiğini söylemelerine rağmen hastaneler bana 4 ay sonrasına ancak
randevu verebildi. 100 bin lira değerinde ameliyat parasını
veremediğimiz için Uludağ Üniversitesi Hastanesi’nde çene, kulak, burun,
yüz ve boğazımdan 9 saatlik başarılı bir ameliyat geçirdim. Üç gün de
yoğun bakımda kaldım. Ondan sonra ilaçlar da kullandım fakat bu süreçte
zamanı iyi kullanmak ve güçlü olmaya çalışmak da en az bunlar kadar
mühim.” diye konuşuyor.
Aile desteğinin kanser hastası için çok
önemli olduğunu vurgulayan Akçakaya şöyle devam ediyor: “Kanser
hastalarına sürekli pozitif davranılmalı. Hastaların da güçlü olmaları
gerekiyor. Manevi açıdan huzurlu ve rahat olmalılar.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder